Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3290 Esas 2020/1269 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3290 Esas 2020/1269 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3290
Karar No : 2020/1269
Karar Tarihi : 12/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3290 Esas 2020/1269 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3290 E.  ,  2020/1269 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalılar ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ... ile ... ve katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmiş, davalılar ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ... vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 19/11/2019 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalılar ... ve arkadaşları vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı ... tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Hükmüne uyulan Dairemiz bozma ilamından özetle ” dosya içerisinde mevcut haciz tutanaklarının İİK 105 kapsamında
    geçici aciz vesikası hükmünde olduğu kabul edilerek esasa girilmesi gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde dava ve birleşen davaların kabulü ile iş bu asıl dosya kapsamında; Konya 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/2787 sayılı, Konya 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/509 sayılı ve Konya 3. İcra Müdürlüğü"nün 2007/3474 Sayılı takip dosyalarından asıl alacak ve fer"ilerinin tahsilini teminen, tasarruf işleminin iptali ile Konya 2. İcra Müdürlüğünün 2010/2787 Sayılı, Konya 2. İcra Müdürlüğünün 2010/509 sayılı ve Konya 3. İcra Müdürlüğünün 2007/3474 sayılı takip dosyalarında olan, cebri icra yetkisinin davacıya tanınmasına, birleştirilen Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/97 esas-2009/370 karar sayılı dosyası kapsamında;Konya 2. İcra Müdürlüğünün 2010/2787 sayılı, Konya 2. İcra Müdürlüğünün 2010/509 sayılı ve Konya 3. İcra Müdürlüğü"nün 2007/3474 Sayılı takip dosyalarından asıl alacak ve fer"ilerinin tahsilini teminen, tasarruf işleminin iptaline Konya 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/2787 Sayılı, Konya 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/509 Sayılı ve Konya 3. İcra Müdürlüğü"nün 2007/3474 Sayılı takip dosyalarında olan cebri icra yetkisinin davacıya tanınmasına, birleştirilen Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi" nin 2011/375 esas-2011/446 karar sayılı dosyası kapsamında;Konya 2. İcra Müdürlüğünün 2017/11397 Sayılı ve Konya 5. İcra Müdürlüğü"nün 2017/12244 Sayılı takip dosyalarından asıl alacak ve fer"ilerinin tahsilini teminen,tasarruf işleminin iptali ile Konya 2. İcra müdürlüğü"nün 2017/11397 sayılı ve Konya 5. İcra Müdürlüğü"nün 2017/12244 Sayılı takip dosyalarında olan cebri icra yetkisinin davacıya tanınmasına karar verilmiş, hüküm davalı ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ... vekili ve davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçe ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilinin ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bent harici sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerektiği, bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haiz miktarının da gözönünde tutulması gerektiği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Ayrıca; Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır. Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesi mümkün değildir. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır.
    Somut olayda, mahkemece dahili davalı ... ve davalı ... yönünden İİK 277 ve devamı maddelerinin nasıl değerledirildiği, ne gerekçe ile karar verildiği açık ve anlaşılır olmadığı gibi, karar denetime de elverişli de değildir. Bu sebeple hükmün dahili davalı ... ve davalı ... yönünden bozulması gerekmiştir.
    3-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekilinin ve davalı ... vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ,(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalılar ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ..."dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ... ve ..."a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılar ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ... ... ve ..."a geri verilmesine, 12/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara