Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/2388 Esas 2021/3038 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/2388 Esas 2021/3038 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2021/2388
Karar No : 2021/3038
Karar Tarihi : 22/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/2388 Esas 2021/3038 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2021/2388 E.  ,  2021/3038 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında itirazın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    - K A R A R -
    Başvuran (davacı) vekili; davalı ... şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan, dava dışı sürücü ...’ın sevk ve idaresindeki araç ile davacının sevk ve idaresindeki aracın çarpışması neticesinde 03/05/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.100,00 TL maddi tazminatın davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 217.186,68 TL"ye yükseltmiştir.
    Karşı taraf (davalı) vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 20/07/2016 tarihli kararıyla, başvurunun kabulüne, 217.186,68 TL tazminatın 09/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvurana verilmesine karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine Sigorta Tahkim Komsiyonu İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi’nin 22/03/2018 tarih ve 2017/850 E., 2018/389 K, sayılı kararı ile; "Uyuşmazlık Hakem Heyeti ile İtiraz Hakem Heyeti kararlarına dayanak olarak kabul edilen, Dokuz Eylül Üniversitesi"nin 30/06/2016 tarihli maluliyet raporunda, raporu düzenleyenlerin imzaları bulunmamaktadır. Dolayısıyla da bu haliyle rapor hüküm
    kurmaya elverişli değildir. Ayrıca, 30/06/2016 tarihli raporda, daha önce alınan 23/05/2013 tarihli, 09/10/2015 tarihli ve 24/06/2015 tarihli maluliyet raporları değerlendirilmemiştir. Hükme dayanak yapılan maluliyet raporu ile diğer raporlar arasında maluliyet oranları açısından ciddi çelişkiler bulunduğu bu nedenle mevcut maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi açısından kaza anındaki yönetmeliğe uygun olarak ek rapor alınması ya da davacının maluliyet oranının tespit edilmesi için yeniden rapor alınması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebin kabulü ile HMK"nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu"na gönderilmesine” karar verilmiş, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; davacının maluliyetinin belirlenmesi için yeniden rapor alınarak 18/09/2018 tarih ve KIT/2018/152 sayılı kararı ile başvuranın daimi iş göremezlik tazminat talebinin kabulü ile 217.186,68 TL tazminatın 09/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Tasfiye Halinde ... Sigorta A.Ş.’den tahsil edilerek başvuran ...’e ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; çalışmakta iken sakat kalan mağdurun uğradığı maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş göremezlik, diğer anlatımla çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır.
    Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
    Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma
    Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri
    Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
    Somut olayda yargılama aşamasında; davacı tarafından dosyaya sunulan ... Menderes Uygulama ve Araştırma Hastane"sinin 23/05/2013 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporuna göre, davacının maluliyet oranının %1 olarak, aynı kurumun 24/06/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporuna göre maluliyet oranının "0" olduğunu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi"nin 09/10/2016 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporuna göre maluliyet oranının %10 olarak, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından hükme esas alınan raporu düzenleyenlerin imzaları bulunmadığı Dokuz Eylül Üniversitesi"nin Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenen 30/06/2016 tarihli maluliyet raporunda davacının maluliyet oranının %32,2 olarak, Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı sonrası İtiraz Hakem Heyetince hükme esas alınan, davacı vekilinin talebi üzerine İzmir Katip Çelebi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanılığından 3 kişilik heyet tarafından Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenen 19/07/2018 tarihli rapora göre,davacının maluliyet oranının %26 olarak belirlendiği ve İtiraz Hakem Heyetince davacının %26 maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapılmıştır.
    İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurul kararı gereğince verilen kararın temyiz incelemesine tabii olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine gönderilmesi için geri çevrilmesine, karar verilmiştir.
    İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İçtihadı Birleştirme kararı nedeniyle geri çevirme kararı verilmeden önce yapılan inceleme sırasında, kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun olarak davacının maluliyet oranının belirlenmesi ve dosyada bulunan mevcut maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan,Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenen ve dosya içerisindeki maluliyet raporlarının irdelendiği 10/08/2020 tarihli rapora göre, davacının maluliyet oranı %4 olarak belirlenmiştir.
    Buna göre, raporlar arasında çelişki bulunmaktadır.
    O halde İtiraz Hakem Heyetince; davacının kaza tarihi ve sonrasındaki tüm tedavi evrakları da eklenerek, davacıya ait dosya içerisinde bulunan raporlar da irdelenmek suretiyle, kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun şekilde, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve davacının varsa maluliyetinin kesin olarak tespiti için, ATK Genel Kurulu"ndan rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    2-Kabule göre de;
    a-)İtiraz Hakem Heyeti tarafından Bölge Adliye Mahkemesince verilen kaldırma kararından önce yürütülen yargılamada alınıp hükme esas kabul edilen 11/07/2016 tarihli aktüerya raporunda, 2016 yılı verilerine göre davacı için toplam 217.186,68 TL. iş göremezlik tazminatı hesaplanmış; davacı taraf bu rapora itiraz etmemiş ve rapordaki bedel üzerinden davasını ıslah etmiş; Hakem heyetince ıslah doğrultusunda maddi tazminata hükmedilmiş; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin ilamıyla, mevcut maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi açısından kaza anındaki yönetmeliğe uygun olarak ek rapor alınması ya da davacının maluliyet oranının tespit edilmesi için yeniden rapor alınması gerektiği gerekçesiyle hüküm davalı yararına kaldırılmış ve dosyanın İtiraz Hakem Heyetine iadesine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı sonrasında yürütülen yargılamada; İtiraz Hakem Heyetince hükme esas alınan maluliyet raporunda belirlenen maluliyet oranına göre yeniden alınan 13/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda; rapor tarihindeki güncel asgari ücret verilerine göre, tespit edilen yeni gelir üzerinden hesaplama yapılmış; İtiraz Hakem Heyeti tarafından bu raporda hesaplanan tazminat miktarı (ilk hükümdeki miktarları aşmayacak biçimde) hüküm altına alınmıştır.
    Oysa; sadece davalı taraf lehine ilk hükmün kaldırıldığı ve iade ilamının kapsamı; davacı tarafın ilk hükmü istinaf/temyiz etmediği ve ilk hükme esas alınan 11/07/2016 tarihli hesap raporuna itirazının bulunmadığı; iade ilamının kapsamında belirtilen yönler dışında 11/07/2016 tarihli rapor yönünden davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alındığında, benimsenen aktüer raporu hükme esas almaya elverişli değildir.
    Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; Hakem Heyetince verilen ilk hükme esas alınan 11/07/2016 tarihli rapor yönünden davalı lehine oluşan kazanılmış hakkın
    korunmasını temin etmek üzere; 11/07/2016 tarihindeki verilere göre işlemiş-işleyecek devrenin belirlenmesi, desteğin aktif dönem gelirinin ilk rapordaki gibi asgari ücret esas alınarak artırma ve eksiltme yapılarak hesaplanması için, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inlemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    b-)Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp maddi vtazminat talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır.
    Gerçek zarar miktarı; hak sahibinin bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
    Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
    Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, usuli kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu"na göre belirlenerek ve proğrasif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    c-)Sigortacılık Kanunu"nun 30/17 md. gereği ve 19.01.2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Yönetmeliğin 6/son maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasına "(13)(Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir" hükmü eklenmiştir.
    İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 30/11/2020 tarihli kararda, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak, AAÜT"nin 17. maddesi gereğince hesaplanan 7.233,01 TL. vekalet ücretinin 1/5"i oranında (maktunun altında kalmamak kaydıyla) vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2a,b,c) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 18/09/2018 tarihli İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 22/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara