Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/1038 Esas 2021/1395 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/1038 Esas 2021/1395 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2021/1038
Karar No : 2021/1395
Karar Tarihi : 16/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2021/1038 Esas 2021/1395 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2021/1038 E.  ,  2021/1395 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacılar vekili davacıların murisi ...."un ..."tan konut kredisi kullandığını bu arada davalı ... Sigortaya ait Y 2134034 numaralı 10/04/2012 başlangıç tarihli sigorta poliçesi ile kredili hayat sigortası yaptırdığını, akebinde 13/02/2015 tarihinde vefat ettiğini, poliçeden kaynaklı tazminatın ödenmesi için davalı şirkete müracaat ettiklerini, davalının cevaben Türk Ticaret Konunun ve Hayat Sigortaları Genel Şartları gereği genel yükümlülüğün yerine getirilmediği, bu nedenle tazminatın ödenmesinin hukuken mümkün olmadığının bildirdiklerini, poliçe tazminatının ödenmemesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu rizikonun gerçeklenmesi halinde sigortacının sigorta bedelinin ödemek zorunda olduğunu, başvuru formu incelendiğinde sağlıkla ilgili verilen cevapların maktu evrak şeklinde bilgisayar çıktısı olarak düzenlendiğini buradaki "HAYIR" ifadesinin yazılı olması sigortanın beyanı doğrultusunda yazılmış olduğunu göstermeyeceğini, bu belgenin banka memuru tarafından resen ve tek tarafları düzenlendiğini, davalı sigorta şirketinin poliçe bedelini haksız gerekçelerle lehtar bankaya ödememesi nedeniyle
    bankanın konut kredisi bakiye bedeli olan 49.924,00 TL tutarındaki kredi borcunu ödemek zorunluluğu ile karşı karşıya kaldığını bu nedenle 10/04/2012 başlangıç Y 2134034, Y 2134034-1, Y 2134034-2 numaralı poliçe sözleşmelerinden kaynaklı 54.706,00 TL tazminat alacağını dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı vekili, müteveffanın Akbank"tan kullandığı kredi ile ilgili olarak müvekkili şirket nezdindeki Yıllık Kredi Gurup Hayat Sigortası kapsamına girmek için 10/04/2012 tarihli T-2845374 numaralı başvuru formunu doldurmuş tamamen sağlıklı olduğunu beyan ederek imzaladığını, müteveffanın kredi sözleşmesi kurulmadan önce kalp krizi geçirmiş olması ve kalp hastalığına rağmen, sağlıkla ilgili sorulara hayır cevabı verdiğini, esasen müteveffanın kalp krizi geçirdiği, anjiyo olduğu ve bu hastalığı ile ilgili tedavi gördüğünü, ayrıca sürekli ilaç kullandığını gizlediğini, müvekkili şirketin bu beyanlarına göre değerlendirme yaparak poliçe düzenlediğini davacıların talebinin teminat dışı olduğunu bu nedenele davanının reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller benimsenen bilirkişi raporuna göre yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır. Davalı taraf, sigortalının doğru beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediği savunmasında bulunmuştur.
    Yenilenen sigorta poliçesi ile riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. maddesinde "(1)Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
    (2) Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder." düzenlemesi yer almaktadır.
    Yine poliçe ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan Hayat Sigortaları Genel Şartları’nın C.2 maddesinde "Sözleşmenin Yapılması Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü:
    2.1-Sigortacı, bu sözleşmeyi, gerek sigorta ettiren gerekse bilgisinin olduğu hallerde hayatı sigorta edilenlerin ve temsilci aracılığıyla sigorta yapılıyorsa temsilcinin de beyanını esas tutarak yapmıştır.
    2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir veya sözleşmeyi yürürlükte tutarak sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortacının bildirilmemiş, eksik veya yanlış bildirilmiş olan hususları bilmesi veya ihbar etmemenin ya da yanlış ihbar etmenin kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir. Bu durumda rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması nedeniyle daha fazla bir prim alınması gerekiyorsa sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir.
    Sigorta ettiren, talep edilen prim farkını kabul ettiğini sekiz gün içinde bildirmediği takdirde sözleşmeden cayılmış olur. Ancak, prim farkının kabul edilmemesi nedeniyle sözleşmeden cayılması sigortacının gerçeğe aykırı veya eksik beyanı öğrendiği tarihten itibaren bir aylık süre içinde söz konusudur.
    Beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalinde sigortacı riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.
    Kastın söz konusu olmadığı durumlarda riziko; sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşirse, sigortacı tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre öder.
    2.3-Cayma veya prim farkını talep etme hakkı süresinde kullanılmadığı takdirde düşer.
    2.4-Sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmışsa artık sigortacı sözleşmeden cayamaz ancak durumu öğrendiği tarihten itibaren sekiz gün içinde prim farkını talep edebilir. Ancak, sigortalı talep edilen prim farkını kabul etmezse rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılır çıkan miktar tazminat olarak ödenir.
    2.5- Eksik ve yanlış beyan fazla prim alınmasına neden olmuşsa, fazla alınan miktar sigorta ettirene gün esası üzerinden iade olunur." hükmü düzenlenmiştir.
    Somut olayda Davacılar murisinin kullanmış olduğu konut banka kredisi nedeniyle 3 ayrı hayat poliçesi düzenlenmiş poliçelerin düzenlenmesinden sonra, 13.02.2015 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.Dosya içerisinde bulunan hayat sigortası başvuru formunda murisin sağlığı ile ilgili sorulara hayır cevabı verdiği ve imzası ile bunu tevsik ettiği anlaşılmıştır.
    Davalı taraf, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan kalp hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur.
    Dosya dairemize temyize gönderildikten sonra yapılan incelemede öncelikle dosya içinde murisin ölüm belgesinin olmadığı tespit edilmiş ve geri çevirme yapılarak dosyaya temini sağlanmıştır. 13.02.2015 tarihli ölüm belgesinin incelenmesinde üst kısmında "Doğal Ölüm" yazdığı Ölüm nedenleri kısmında "bu belgedeki ölüm nedenleri henüz kontrolör hekim tarafından onaylanmadığı için yazdırılmadı" ibaresinin bulunduğu ve Cumhuriyet Savcısı tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
    Mahkemece Sosyal Güvenlik Kurumundan murisin hastane ve reçete kayıtları celp edilmiştir.25.12.2015tarihli Bankacılık ve sigorta hukuku alanında uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre sigortalı murisin 03.02.2010 yılından
    28.01.2015 yılına kadar kardiyoloji ve hipertansiyon rahatsızlıkları geçirdiği ve tedavi gördüğü ilaç kullandığı bu nedenle poliçenin düzenledniği sırada hakikate muhalif sağlık beyanında bulunduğundan zararın teminat dışı olduğu tespit edilmiş mahkemece işbu rapor benimsenerek davanın reddine karar verilmiş ancak eksik inceleme ile yanılgılı değerlendirme yapılmıştır.
    Bu durumda, mahkemece öncelikle davacılar murisinin tedavi evraklarının ilgili hastanelerden celbi yine murisin Ölüm sebebinin tespiti için ölüm belgesini düzenleyen kurumdan kontrolör doktor tarafından belirlenen ölüm nedeninin araştırılması ondan sonra Adli Tıp Kurumundan heyet raporu aldırılarak, sigortalı murisin tedavi gördüğü ve gizlenen hastalıkla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalıktan meydana gelip gelmediği tespit ettirilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 16/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara