Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/77 Esas 2021/1206 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/77 Esas 2021/1206 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/77
Karar No : 2021/1206
Karar Tarihi : 11/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/77 Esas 2021/1206 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi         2020/77 E.  ,  2021/1206 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
    BİRLEŞEN DAVA
    MAHEMESİ : İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davacı ..."ın eşi, diğer davacı ..."ın annesi ..."ın, 21/07/2013 tarihinde yaya iken, davalı ... tarafından sigortalanmış bulunan ... plaka sayılı aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiğini, davalı tarafça bu güne kadar toplam 108.832,00 TL ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin zararı karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 200,00 TL"nin kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davacılar vekili birleşen davada; trafik kazası sonucu hayatını kaybeden ..."ın desteğinden yoksun kalan müvekkillerinin uğradıkları zararın tazmini talebiyle, davalı aleyhine açılan İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/666 esas sayılı dosyası ile dava konusunun aynı olması sebebiyle dosyanın söz konusu dava dosyası ile HMK"nın 166. maddesi gereğince birleştirilmesini, birleştirme taleplerinin kabul edilmemesi halinde İstanbul 5. Asliye
    Ticaret Mahkemesinin dosyasında talep edilmeyen 98.249,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının, KTK"nın 98/1. maddesi hükmü uyarınca sigorta şirketine ilk başvuru tarihinden başlayıp 8 iş gününün bittiği tarihten, bu tarihin belirlenememesi halinde sigorta şirketinin bir kısım ödeme yapıtığı 25/09/2013 tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilip bu tarihten itibarene işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahisilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacılara 108.832,00 TL ödeme yapıldığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kazadan dolayı davalı ... şirketinin kayıtsız ve şartsız ve tamamen ibra ettiklerine dair ibraname bulunduğu, ibranamede fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğuna dair hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Daire’nin 2015/8690 E.-2018/3313 K. sayılı 27.03.2018 tarihli ilamında; "...Davacılar vekilince süresi içinde açılan davada, yapılan ödemelerin yetersiz olduğu belirtilerek bakiye tazminat talebinde bulunulmuş olup, mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemelerin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarı karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa, bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davalı ... şirketince yapılan ödemeye hesaplamanın yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz de uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde asıl davada; davacıların davasının kabulüne, davacı ... için 3.671,48 TL"nin, davacı ... için 2.668,26 TL"nin 25/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, birleşen İstanbul 3. ATM"nin 2019/74 esas, 2019/191 karar sayılı davada; aynı kazadan dolayı destekten yoksun kalma zararı için açmış oldukları belirsiz alacak davasının derdest olduğu sırada davalarını açmış olmaları nedeniyle derdestlik nedeniyle birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasında yakınını kaybeden davacıların, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
    Somut olayda, Daire’nin 27.03.2018 tarihli bozma ilamından sonra alınan 15.01.2019 tarihli aktüer raporunda, ödeme tarihindeki verilere göre; davacı eş ..."ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 77.304,46 TL, davacı kızı ..."ın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının = 39.809,28 TL olduğu, davalı tarafından yapılan ödemenin davacıların ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen zararı karşılama oranlarının; eş ... için %94, kızı ... için %91 olduğu belirlenmiş, davacılar vekilince bozma öncesi dava değeri ıslah edildiğinden bakiye tazminat yönünden ek dava açılarak, davaların birleştirilmesi talep edilmiştir.
    Ek dava ile asıl davada talep edilmeyen bakiye tazminatın zamanaşımı süresi içerisinde talep edilmesi her zaman mümkündür.
    Nitekim, HMK madde 109/3; “Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmının açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” hükmünü ihtiva etmektedir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.02.2005 tarih ve 2004/7-754 E. 2005/36 K. sayılı kararında; “Uyuşmazlık, ıslah ( değer artma ) dilekçesi erken verilmişse, sonradan ortaya çıkan değişiklikler (örneğin bilirkişi hesap raporunun yeniden düzenlenmesi) karşısında ne yapılacağı noktasında toplanmaktadır. Islah dilekçesi, her davada bir kez verilir, ikinci kez ıslah yoluna başvurulamaz. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması mümkündür. O halde, somut olayda, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacının ıslah talebinden sonra, ek davalar yoluyla fark alacağını isteyebileceği sonucuna varılmaktadır.”
    Yargıtay Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere, ıslah hakkı bir defaya mahsus olduğundan bozmadan önce alınan 27.10.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre davacılar vekili dava değerini ıslah etmiş, bozma sonrası alınan 15.01.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre ikinci kez ıslah etme hakkı olmadığından, hesaplanan tazminatın asıl davada talep edilmeyen bakiye kısmı için ayrı bir dava açarak davaların birleştirilmesini talep etmiştir. Somut olayda kaza tarihi 21.07.2013, asıl davanın açılış tarihi 03.10.2013 ve birleştirilen davanın açılış tarihi ise 25.06.2019 olup, gerek asıl dava gerekse birleştirilen davanın zamanaşımı süresinde açıldığı, anlaşılmaktadır.
    Yukarıda açıklanan ilkelere göre Mahkemece, birleşen 2019/74 E. sayılı davanın, davacı tarafın daha önce aynı kazadan dolayı destekten yoksun kalma zararı için açmış oldukları 2018/666 E. sayılı belirsiz alacak davasının derdest olması nedeni ile reddine karar verilmesi doğru olmamış, usul ve yasaya uygun olmayan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre davcılar vekilinin birleşen davada faiz başlangıç tarihine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının birleşen İstanbul 3. Asliye Ticane Mahkemesinin 2019/74 E. sayılı dava dosyası yönünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin birleşen davada faiz başlangıç tarihine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 11/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara