17. Hukuk Dairesi 2020/597 E. , 2021/2529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.03.2021 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... geldi. Davalı taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacıya kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olan aracın seyir halinde iken yolda biriken yağmur suları nedeniyle hasarlandığını, yağış sularının toplanması ve yerleşim yerinden uzaklaştırılması görevinin davalı idareye ait olduğunu, yağmur sularının araçlara zarar verecek kadar birikmesinden dolayı davalı idarenin kusurlu olduğunu, sigortalıya ödenen 36.950,98 TL hasar bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek takibe yapılan itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; idari yargının görevli olduğunu, yağmur suyunu uzaklaştırma görevlerinin olmadığını ve illiyet bağı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve toplanan delillere göre; hizmet kusuruna dayanan bu davada alacağın adli yargıda dava edilmesi mümkün olmayan bir alacak olduğu, bundan ötürü icra takibine de konu edilemeyeceği sonucundan hareketle geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı
yokluğundan reddine karar verilmiş; hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 23/12/2015 gün ve 2015/17506 Esas 2015/14851 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş; yine hükme karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenmiş ve davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 05.05.2016 gün ve 2016/5310 Esas - 2016/5576 Karar sayılı ilamı ile "dava konusu uyuşmazlık hakkında adli yargının görevli olduğu ve alacak icra takibine konu edilebileceğinden takibe yapılan itiraz üzerine alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılabileceği" gerekçesiyle karar düzeltme isteğinin kabulü ile karar bozulmuş ve mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; bilirkişi raporları dikkate alınarak söz konusu sel olayının afet niteliğinde olmadığının anlaşıldığı, sorumluluğun davalının iddiasının aksine belediyelerde değil davalıda olduğu ancak dinlenen tanık (sigortalı araç sürücüsü) beyanı dikkate alındığında yağmur suyu birikintisini gördüğünde gerekli tedbiri alması gerekirken bile bile su birikintisine girdiğini belirtmesi dikkate alınarak zararın araç sürücüsünün kusurundan kaynaklandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarara sebep olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda, 18.01.2013 tarihinde meydana gelen aşırı yağışa bağlı olarak caddede tahliye olamayan birikmiş suların sigortalı aracın geçişi sırasında araca zarar verdiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında, meydana gelen yağışın doğal afet sayılamayacağı, kavşakta biriken yağmur suları sebebiyle sigortalı aracın geçişi sırasında arızalanması olayında zamanında yağmur suyunu tahliye edebilecek yeterli bir yağmur suyu toplama sistemi bulunmayan davalının olaydan sorumlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığı belirtilmiştir.
Tanık sıfatıyla dinlenen sigortalı araç sürücüsü, olay günü evinden eşini aldıktan sonra 10-15 metre gittiğinde su birikintisinin içerisine girdiğini, aracın stop ettiğini, normalde diğer araçların geçtiğini ve kendisinin de geçeceğini düşünerek yola girdiğini ve aracın hasar gördüğünü beyan etmiştir.
Dava konusu hasarın gerçekleştiği yerde su birikintisi olmasaydı aracın hasarlanmasının mümkün olmayacağı, olayın oluş biçimi karşısında, trafiğin aktığı bir caddede davacı sigortalısının aracı ile seyrine devam etmesinin illiyet bağını ortadan kaldıracak boyutta bir davranış olmadığı, buna göre de olayda illiyet bağının bulunduğunun kabulü ile davalının sorumluluğunun buna göre değerlendirilmesi gerekirken; yalnızca tanık beyanı dikkate alınarak davacıya sigortalı dava dışı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 10/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.