Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1989 Esas 2021/1393 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1989 Esas 2021/1393 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/1989
Karar No : 2021/1393
Karar Tarihi : 01/01/1970
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1989 Esas 2021/1393 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/1989 E.  ,  2021/1393 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, davalıların ZMSS"si, maliki, sürücüsü olduğu aracın 02.12.2008 tarihinde müvekkillerinin yaya geçidi ve hız sınırı 50 levhası bulunan yerde karşıdan karşıya geçtiği sırada, müvekkillerine çarptığını ve kaza neticesinde müvekkilleri ... ve ..."ın yaralandığını belirterek, ... için 1.000,00 TL Maddi (kalıcı işgöremezlik) tazminatın tüm davalılardan, her bir davacı için 20.000,00 TL olmak üzere 80.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar Adalet ve ..."ten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... şirketi vekili davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia savunma toplanan deliller ve dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacıların, ... lehine maddi tazminat istemine yönelik talebin reddine ilişkin hüküm 29/03/2016 tarihinde kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, davacı ..."ın lehine manevi tazminat istemine yönelik talebin
    kabulüne ilişkin hüküm 29/03/2016 tarihinde kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, ... lehine 2.000,00 TL, davacı ... lehine 3.000,00 TL, davacı ... lehine 3.000,00 TL olmak üzere toplamda 8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ..."e velayeten, kendileri adına asaleten davacılar ... ve ..."a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,Davalı ... şirketinden manevi tazminat istemine yönelik talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince yapılan yargılamada toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; daha önce temyize konu edilip bozma kapsamı dışında bırakılarak kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının yeniden incelenmesinin mümkün olmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir
    uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
    Mahkemece verilen karar, "kendisinin yaralanmasından dolayı davacı ..."ün ve iki çocuğunun yaralanmasından dolayı davacı anne baban lehine bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği" gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda kararın gerekçesinde" ... lehine manevi tazminat istemine ilişkin mahkememizin bozma ilamı öncesi kesinleşen hükümünde takdir edilen manevi tazminat miktarı nazara alınarak ... lehine, ... ve ..."ün trafik kazası sonucu yaralanması nedeni ile anne ... ve baba ... lehine manevi tazminata hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." cümlesi yazılarak ... lehine manevi tazminata hükmedildiği belirtilmediği halde hükmün 3. bendinde "... lehine 2000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ..."e velayeten, kendileri adına asaleten davacılar ... ve ..."a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine"karar verilmiştir.
    Bu hali ile gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki doğmuştur.
    Bu durumda, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, gerekçe-hüküm çelişkisi içerecek şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    2-Kabule göre;
    a-Yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” 1086 sayılı HUMK"nın 74. maddesinde (6100 sayılı HMK m. 26) düzenlenmiş olup, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
    Somut olayda Davacılar vekili dava dilekçesi ile davalı ... Şirketinden sadece maddi tazminat talep etmiş,
    manevi tazminat isteminde bulunmamıştır.Mahkemece davacıların talebinin dışına çıkılarak, hükmün 4. bendinde "Davalı ... şirketinden manevi tazminat istemine yönelik talebin reddine" karar verilmesi ve yine davalı ... lehine hükmün 9. bendinde manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
    b-Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda , esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarlarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmekte iken yazılı şekilde davacıların kabul edilen manevi tazminatları yönünden tek vekalet ücretine hükmedilmesi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ :Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine 2 ve 3a-b numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 16.02.2021 Tarihinde oybirliği ile karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara