Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10690 Esas 2021/1888 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10690 Esas 2021/1888 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/10690
Karar No : 2021/1888
Karar Tarihi : 24/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/10690 Esas 2021/1888 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/10690 E.  ,  2021/1888 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, 21.7.2014 tarihinde ..."da meydana gelen sel felaketi nedeniyle davacıya ait işyerinin depo bölümünde bulunan beyaz eşya, mobilya ve zürcaciye malzemelerinin su altında kalarak kullanılamaz hale geldiğini, davalı Sigortacıya ihbarda bulunulduğunu, hasar dosyası expertiz raporunda 138.117,13 TL hesaplandığını, bununla birlikte sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin zararı karşılamaya yeterli olmadığını beyanla, fazlaya ilikin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
    Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Hayetince verilen kesin sürede bilirkişi masrafı yatırılmadığından davanın reddine dair verilen karara davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine; İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, işyeri sigorta poliçesine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Anayasanın 35. ve 36. maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nın 27. maddesi uyarınca, taraflar dinlenilmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Aksi halde savunma hakkı kısıtlanmış olur.
    5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 30. maddesinin 23. fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim
    hakkında da kıyasen uygulanacağı belirtilmiş, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın tahkim usulüne ilişkin tebligatı düzenleyen 438. maddesinde de, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tebligatın 11/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinde ise; "Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir. Anılan Yasanın 11., Avukatlık Kanunu"nun 41. ve 6100 sayılı HMK"nın 71 ve devamı maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
    Yine HMK"nın 280. maddesinde;"Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür. Aynı Yasanın 281. maddesinde bilirkişi raporunun taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde beyanda bulunmaları gerektiği düzenlenmiştir.
    Somut olayda, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin; davacı tarafa bilirkişi incelemesi için gerekli 1.000,00 TL bilirkişi ücretinin yatırılması için 1 haftalık kesin süre verilmesine, dekontun ilgili Hakem"in e-posta adresine gönderilmesine, raporun taraflara e-posta yoluyla tebliğinden itibaren itirazları için 1 hafta kesin süre verilmesine, Hakem Heyeti adına yazışmaların Hakem ...tarafından yapılmasına, ayrıca posta yoluyla tebligat yapılmayacağına, hata verisi gelmediği sürece tebligatın yapılmış sayılacağına dair 17.05.2016 tarihli ara kararının, Hakem ...tarafından davacı asıl ve vekilinin başvuru formunda bildirilen e-posta adreslerine aynı tarihte saat 13:56"da gönderildiği ancak; dosyada e-postanın davacı asıl ve vekiline teslim edildiğine dair bilgi olmadığı görülmektedir.
    Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince davacı tarafa kesin süreli ihtaratı içeren ara kararın e-posta yoluyla tebliği usule aykırı değil ise de, yukarıda açıklanan Anayasa ve Yasa hükümlerine aykırı şekilde; davaya konu başvuru vekille takip edildiği halde, ara kararların hem asıla hem de vekile e-posta
    yoluyla tebliğe çıkartılmış olması, ara kararında HMK"nın 281. maddesine uygun şekilde taraflara bilirkişi raporuna varsa itirazlarını bildirmeleri için 2 haftalık yasal süre yerine 1 haftalık kesin süre tanındığının kararlaştırılması, elektronik yolla yapılan tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılması gerekirken, Hakem Heyetince verilen ara kararda; e-postanın hata verisi gelmediği sürece aynı gün tebliğ edilmiş sayılmasına karar verilmesi, bununla birlikte dosyada ara kararın tebliğine ilişkin e-postanın davacı vekiline tebliğ edildiğine dair belge bulunmamasına rağmen, davacı tarafın süresi içerisinde kesin sürenin gereğini yerine getirmediği ve iddiasını ispatlayamadığından bahisle başvurunun reddine dair Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına davacı vekilince yapılan itirazın reddine karar verilmesi hatalı görülmüş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara