Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6083 Esas 2020/6759 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6083 Esas 2020/6759 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/6083
Karar No : 2020/6759
Karar Tarihi : 10/11/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/6083 Esas 2020/6759 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/6083 E.  ,  2020/6759 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    - K A R A R -

    Davacı vekili; müvekkili şirkete zorunlu mali mesuliyet sigortalı olan aracın(traktörün) 23.09.2008 tarihinde ... "in sevk ve idaresinde iken yaptığı tek taraflı kaza sonucunda araç sürücüsü ... ile araçta yolcu olarak bulunan ... "in vefat ettiğini, Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/698 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine dava açıldığını ve ... ve ..."in yakınlarına 07/11/2016 tarihinde 138.050,00 TL ve 37.088,72 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapıldığını, müteveffa sürücünün ehliyetsiz olarak aracı kullandığının tespit edildiğini, sigorta poliçesi kapsamında mirasçıları olan davalılara rücu etme şartının oluştuğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak 50.000,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; talebini 11.12.2017 tarihinde 175.138,72 TL"ye artırmıştır.
    Davalılar vekili; terekenin borca batık olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; sigortalı araç sürüsü olan desteğin kusurunun 3. kişi olan davalılara yansıtılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, zorunlu trafik sigortacısı tarafından zarar gören üçüncü kişiye ödenen destekten yoksun kalma tazminatının sürücünün ehliyetnameye sahip olmaması nedeniyle rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
    Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K"nın 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.
    Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
    Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
    Somut olayda rücuya konu eldeki dosyada davalılar Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/698 e sayılı dosyası ile davacı aleyhinde destekten yoksun kalma tazminat davası açmışlardır. Destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterilen zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Bu suretle, sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
    Öte yandan "ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir." düzenlemesi yer almaktadır.
    Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.b maddesinde ise; tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, sigortacının işletene kusur oranında rücu edebileceği belirtilmiştir.
    Yukarıda anlatılan hukuki düzenlemeler ışığında, mahkemece, destekten yoksun kalma davasında, destekten yoksun kalan kişilerin hukuki durumları ile desteğin trafik sigortacısının açtığı rücu davasında, destekten yoksun kalan kişilerin hukuki durumları tamamen farklıdır. Destekten yoksun kalma tazminat davalarında zarar görenler, mirasçılık sıfatından bağımsız olarak üzerlerinde zarar doğmuş kişilerdir. Buna karşın desteğin trafik sigortacısının açtığı rücu davasında destekten yoksun kalanlar, aynı zamanda desteğin mirasçısı ise rücu koşulları oluştuğu takdirde desteğin sorumluluğu mirasçılarına geçer.
    Somut olayda mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda; tek taraflı kazada sigortalı araç sürücüsü desteğin kazada %100 kusurlu olduğu ve davalıların sigorta şirketince kendilerine ödenenden fazla tazminat alacaklarının olduğu tespit edilmiştir. O halde mahkemece davalılar vekilinin terekenin borca batık olduğu savunması değerlendirildikten sonra terekenin borca batık olmadığının tespiti halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
    Davacı vekilinin istinaf talebinde itirazı bulunmasına göre Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi’nin davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 373/1. maddesi
    uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda dökümü yazılı 164,10 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 10/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara