Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5853 Esas 2020/2152 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5853 Esas 2020/2152 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/5853
Karar No : 2020/2152
Karar Tarihi : 26/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5853 Esas 2020/2152 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/5853 E.  ,  2020/2152 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sağlık sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -KARAR-

    Davacı vekili; davalının davacı ... şirketi nezdinde ... Sigortası Poliçesi kapsamında sigortalandığını, davalının kasık fıtığı rahatsızlığının poliçe başlangıç tarihinden önce var olduğunun ve beyan edilmediğinin anlaşıldığını, beyan edilmeyen bu rahatsızlığın mevcut şartlarda akit yapılmasına engel olduğunu, TTK 1279. Md. ve poliçe özel şartları 15/9. uyarınca poliçe başlangıç tarihinden öncesine dayanan rahatsızlıkların gerektirdiği tetkik ve tedavilerin poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını ve rücu haklarının bulunduğunu belirterek 19.842,59 TL tedavi giderinin ihtarla gerçekleşen temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Vekili; poliçenin düzenlendiği dönemde operasyonu gerektirecek ciddi bir rahatsızlığının bulunmadığını ve talep edilen operasyon bedelinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 19.842,59 TL"nin 08.07.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, sağlık sigorta poliçesi kapsamında davacı tarafından ödenen tedavi gideri bedelinin, davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı sigortacı, sigortalı davalının kasık fıtığı ameliyatı nedeniyle tedaviyi yapan hastaneye ödeme yapmış, davalı sigortalının sağlık durumu hakkındaki beyan yükümlülüğüne uymadığı ve kasık fıtığı rahatsızlığını bildirmediği gerekçesiyle, ödediği bedelin iadesini talep etmiştir. Davalı taraf, sigortalının poliçenin düzenlendiği dönemde operasyonu gerektirecek ciddi bir rahatsızlığının bulunmadığını savunmuş; mahkemece, davalı sigortalının ihbar mükellefiyetine uygun davranmadığı, gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Somut olayda uyuşmazlık, davaya konu tedavi giderine ilişkin rahatsızlığın poliçe tanzimi sırasında sigortacıya kasten bildirilip bildirilmediği noktasında toplanmaktadır.
    Dosya kapsamına göre, davalının davacı nezdinde ilk olarak 14.12.2009 tarihinde sağlık sigorta poliçesi yaptırdığı, poliçenin aynı şartlarda 14.12.2010 tarihinde yenilendiği ve davalının 24.02.2011 tarihinde ameliyat olduğu anlaşılmaktadır.
    TTK. hükümlerine göre Poliçe tanzimi sırasında sigortalı, mevcut rahatsızlıklarını kasten gizler ve kasten gizlediği bu rahatsızlık nedeni ile tedavi görür ise talep teminat dışında olup sigorta şirketinin bir sorumluluğu bulunmayacaktır, ancak beyan yükümlülüğünün ihlal edilmesinde sigortalının bir kastının bulunmadığının anlaşılması durumlarda ise talebin teminat dışında kaldığını söylemek mümkün değildir. Bu kapsamda; ilk poliçe tanzim tarihinin 14.12.2009 olması ve ameliyat tarihinin 24.02.2011 yılı olması karşısında davalının poliçe tanziminden önce kendisinde var olan hastalığını poliçenin tanzimi sırasında bildirmemesinde kasıtlı davrandığı söylenemez. Davalının doğru beyan yükümlüğünü kasten ihlal ettiğinin kabul edilmesi için davalının poliçe tanziminden önce var olan kasık fıtığı rahatsızlığının tedavi giderlerinin karşılanması amacı ile poliçe tanzim ettirdiğinin ispatlanması gereklidir. Oysa davalı kendisinde var olan hastalığı kasten gizleyerek bu hastalığının tedavisi amacı ile sağlık sigorta poliçesi yaptırmış olsa idi poliçe tanziminden hemen sonraki tarihlerde, örneğin 2009-2010 yılı içinde ameliyat olması
    beklenirdi. Oysa davalı, 2011 yılında ameliyat olmuştur. Bu nedenle davacının sırf kasık fıtığı ameliyatı olmak için poliçe düzenlettirdiği ve kasıtlı olarak beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Özetle; eldeki davada sigortalının hastalığını davacı ... şirketinden kasten sakladığı ispat edilmemiştir.
    Öte yandan, sigorta sözleşmeleri karşılıklı güven esasına dayanan ve beyana göre düzenlenen sözleşmeler olduğundan sağlık sigortası yapılması sırasında geçirilen veya teşhis edilen bir hastalık var ise bunun bildirilmesi iyi niyetin gereğidir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre; bu hastalığını beyan etseydi ödemesi gereken primin artıp artmayacağı, ne kadar prim ödediği konularında araştırma yapılarak TTK 1290.madde kapsamında proporsiyon hesabı yapılması gerekip gerekmediği tartışılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bette açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 26/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara