Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1326 Esas 2021/2797 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1326 Esas 2021/2797 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/1326
Karar No : 2021/2797
Karar Tarihi : 16/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1326 Esas 2021/2797 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/1326 E.  ,  2021/2797 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; davalılardan ..."in ... şubesine dava dışı ... Tekstil Mısır Kurutma Şirketine kullandırılan kredilere kefil olduğunu, kredi borçlarının zamanında ödenmemesi üzerine davalı borçlu hakkında Adana 8. İcra Müdürlüğü"nün 2009/6158 sayılı dosyasından takibe geçirildiğini, takibin sonuçsuz kaldığını, davalı borçlunun adına kayıtlı ... İlçesi ... köyü 4434 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4,5,6 ve 9 nolu bağımsız bölümlerin aynı resmi senet ile her bir daireyi 4.000,00 TL olmak üzere toplam 16.000,00 TL bedelle diğer davalı ..."na devrettiğini, en son devralan ..."in ise ..."in kayınbiraderi olduğunun anlaşıldığını belirterek tasarrufların iptali ile icra dosyasından cebri icra yetkisi verilmesini, son kayıt maliki hakkındaki iptal talepleri kabul edilmediği takdirde borçludan ilk devir alan ..."nun taşınmazları yeniden elden çıkardığı tarihteki değerleri üzerinden tazminat ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili; müvekkilinin taşınmazları ne aldığı kişilerle ne de sattığı kişi ile organik veya iş ortaklığı şeklinde bir bağı bulunmadığını, borcun doğum tarihinin tasarruf tarihten sonra olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar cevap vermemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, taplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davaya konu borçlulardan ..."e ait olup diğer davalılara borçlulardan ..."e ait olup diğer davalılara devredilen ... ili ... ilçesi, ... Köyü 4434 parsel nolu taşınmaz üzerinde bulunan ve halen ... adına kayıtlı bulunan 6 ve 9 nolu bağımsız bölümler yönünden davalılar ..., ... ve ..."e yönelik yapılan tasarrufların davacının alacaklı olduğu Ankara 8. İcra Müdürlüğü"nün 2009/6158 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferilerini aşmamak kaydıyla iptali ile cebri icra yetkisi verilmesine, aynı yerde bulunan 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin ise dava tarihinden önce davada taraf olmayan ... devredildiği anlaşılmakla bu bağımsız bölümler yönünden ise davacının davasının İİK"nun 283/2 maddesi uyarınca tazminat davası olarak kabul edilip her iki bağımsız bölümün elden çıkarma tarihi itibariyle bilirkişi marifetiyle tespit edilen toplam değeri olan 29.171,00 TL"nin davacının alacak ve ferilerini aşmamak kaydıyla muvazaalı oldukları kabul edilen davalılar ..., ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz yada "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağın gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK"nun 277. md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK"nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının
    bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK"nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tabi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı madde de sayılı akrabalık derecesi vs. araştırmalıdır. Keza İİK"nun 280. maddesinde mal varlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar vermek kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, ayrıca ticari işletmenin veya işyerinde ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK"nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK"nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuku muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
    İİK"nun 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Somut olayda, mahkeme hükmünün gerekçesinde borçluya ait tüm 4 adet bağımsız bölümün akit tablolarına göre mevcut davalılar yönünden 02/11/2017 ila 17/12/2007 tarihleri arasında yaklaşık 1,5 aylık süre içerisinde 3 kez el değiştirdiği ve sonuç itibariyle devralan ... oğlu ..."in borçlu olan ..."in kardeşi aynı dosyada borçlu gözüken gelini olan ..."in kardeşi olduğu dolayısıyla bu kişinin İİK"nun 280. md. uyarınca borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını
    bilebilecek durumda olduğu belirtilerek, taşınmazları devreden tüm kişiler yönünden yapılan devirlerin muvazaalı olarak mal kaçırmak amacıyla yapıldığı gerekçesiyle dava kabul edilmiştir.
    Mahkemece yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Tasarrufun iptali davalarında esas yönünden yapılan incelemede özellikle borçlu ile 3. kişi arasında yapılan tasarrufun iptal şartlarının oluşup oluşmadığı incelenmeli, iptal şartları mevcut ise 3. kişi ile 4. kişi arasında yapılan tasarrufun iptal şartlarının oluşup oluşmadığı 4. kişi durumunda olan davalının iyi niyetli olup olmadığı borçlunun durumunun bilip bilmediği incelenerek son malike kadar bu suretle iptal şartları ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Ancak mahkemece, borçludan taşınmazları ilk satın alan ve 3. kişi olan davalı ... ile aralarındaki işlemlerin İİK"nun 277 ve devamındaki maddelere göre iptale tabi olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmadan sadece 1,5 aylık süre içerisinde taşınmazın el değiştirmesi gerekçe gösterilerek ve sadece 5. kişi olan ... yönünden değerlendirme yapılarak karar verilmesi isabetli olmamıştır.
    Bu durumda öncelikle borçludan taşınmazları ilk satın alan ve 3. kişi olan davalı ... ile aralarındaki işlemlerin İİK 277 ve devamındaki maddelere göre iptale tabi olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılıp karar yerinde tartışılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    3- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda iptale konu bağımsız bölümlerin bulunduğu parselde keşif yapılmış, keşifte inşa edilmekte olan kargir bina bulunduğu belirtilerek, fotoğraflama yapılmadan 4 ve 5. nolu bağımsız bölümlere ilişkin yalnızca kolon inşa edilmiş olduğu, 6 ve 9 nolu bağımsız bölümlere ilişkin herhangi bir yapının bulunmadığı belirtilmek suretiyle hangi davalının edilme tarihindeki değeri olduğu belirtilmeksizin değer tespiti yapılmıştır.
    Mahkemece, iptale konu tasarrufların yapıldığı tarihteki inşaat durumunun usule uygun tespiti ile her bir tasarruf yönünden elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değerinin tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi isabetli olmamıştır.
    4- Davaya konu Adana 8. İcra Müdürlüğü"nün 2009/6158 sayı takip dosyasının incelenmesinde; dava dışı borçlu Kurterler şirketinin adresinde yapılan 12.06.2009 tarihli talimat haczi ile kıymet takdiri 184.000,00 TL olan makinelerin haczedildiği, söz konusu makinelerin satışına
    ilişkin açık artırma ilanı bulunduğu görülmektedir. Bu durumda mahkemece, icra müdürlüğünden mahcuz malların satışının yapılıp yapılmadığı, satışı yapılmış ise davalı borçlu ..."in sorumlu olduğu miktar da dikkate alınarak yapılacak değerlendirme ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden hükmün bu yönden de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (2) (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."na geri verilmesine, 16.03.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara