Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/995 Esas 2020/2392 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/995 Esas 2020/2392 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/995
Karar No : 2020/2392
Karar Tarihi : 02/03/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/995 Esas 2020/2392 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/995 E.  ,  2020/2392 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar (3.kişiler) vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 25.02.2020 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalılar ... ve arkadaşları vekili Av. ... geldiler, davalı ... Ambalaj San ve Tic. Ltd. Şti tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; davacı şirketin davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden alacaklarının tahsili amacıyla İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün 2013/1827 (10.141,97 TL takip çıkışlı) 2013/1828 Esas (27.841,44 TL takip çıkışlı) ve 2013/7458 Esas (22.165,48 TL takip çıkışlı) sayılı dosyaları ile icra takibi yapıldığını, icra takiplerinin davalı şirkete tebliğ edilerek kesinleştiğini, ancak borçlunun menkul ve gayrimenkul bir malı bulunmadığından haciz yapılamadığını, haricen yapılan araştırma neticesinde borçlu adına kayıtlı olan ... ili, ... ilçesi, Merkezefendi mah. 498 pafta, 2943 ada, 4 parselde kayıtlı 2013,00m2 miktarlı ... Fabrikası niteliğindeki taşınmazın 2/4 hissesinin 10.01.2013 tarihinde diğer
    davalılara satıldığını, söz konusu taşınmazın, davalı ... San. ve Tic. Ltd. Şti."nin tüm üretim tesisinin üzerinde kurulu bulunduğu fabrika arazisi niteliğinde olduğunu, ticari işletmenin önemli bir unsurunu, hatta en önemli ve değerli unsurunu oluşturmakta iken satıldığını beyanla, davalı borçlu ile diğer davalılar arasında taşınmazın 2/4 hissesinin satışına dair tasarruf işlemlerinin iptali ile tapu kaydının düzeltilmesine yer olmaksızın taşınmazın icra dosyalarından İ.İ.K.283/1 gereğince haczine ve satılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili; davalılardan ..., diğer kardeşleri adına da hareket ederek davalı ... Tic. Ltd. Şti. arasında 09.01.2013 tarihli protokol imzalandığını, söz konusu protokol ile dava konusu taşınmazın alım-satımının kararlaştırıldığını, taşınmazın diğer %50 lik kısmını da daha önceki bir tarihte dava dışı üçüncü şahıstan satın aldığını, davacı tarafın iddiasının aksine, dava konusu taşınmaz üzerindeki hacizlerle ve ipoteklerle birlikte devralınmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ..., 498 pafta, 2943 ada, 4 parsel sayılı taşınmazın 2/4 hissesinin davalılar arasındaki devrine ilişkin tasarrufların İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün 2013/1827, 2013/1828 ve 2013/7458 sayılı takip dosyalarındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde,
    tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
    Yine tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res"en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz.
    Somut olayda davacının İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün 2013/7458 sayılı takip konusu alacağı 15/03/2013 tarihli çek ve İstanbul 18.İcra Müdürlüğünün 2013/1827 sayılı takip konusu alacağı ise 28/01/2013 tarihli cari hesap sözleşmesi olup dava konusu tasarruf 10/01/2013 tarihinde yapıldığından tasarrufun bu borçlardan önce yapıldığı görülmektedir. Ancak uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı çek tanzim tarihinden önce ya da cari hesap sözleşmesinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. O halde mahkemece, davacı vekiline takip
    konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması, davacı ve davalı borçlunun varsa ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilip yasal maddeleri açıklanan iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir.
    Mahkemece bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2-Bozma neden ve şekline göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; 2.540,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar (3.kişiler)"a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 02/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara