Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3646 Esas 2020/65 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3646 Esas 2020/65 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3646
Karar No : 2020/65
Karar Tarihi : 27/01/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3646 Esas 2020/65 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3646 E.  ,  2020/65 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, 30.11.2013 tarihinde, müvekkilinin, yolcu olarak bulunduğu araçla davalıların sürücü/işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları aracın çarpışması şeklinde gerçekleşen kazada ağır şekilde yaralandığını belirterek belirsiz alacak olarak 2.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen ve 25.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ..."den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.04.2016 tarihinde maddi talebini 82.998,28 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat davasının kabulü ile 82.998,28 TL"nin davalı ..."den kaza, sigorta şirketinden dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00 TL"nin kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."den tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara