Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3309 Esas 2020/2694 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3309 Esas 2020/2694 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3309
Karar No : 2020/2694
Karar Tarihi : 05/03/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3309 Esas 2020/2694 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3309 E.  ,  2020/2694 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili, davalı ... vekili, davalılar ... Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu kamyonetin, müvekkili ..."ın sevk ve idaresindeki ve müteveffa Mehmet Atalmış"ın yolcu bölmesinde bulunduğu traktöre arkadan çarparak ... ölümüne ve müvekkillerinden ..."ın da yaralanmasına sebep olduğunu, traktörün hasarlandığını, traktörde yüklü olan tonlarca kayısının ziyan olduğunu açıklayıp müvekkili ... için 50.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 5.000,00 TL maddi tazminat ile oğlunun ölümü sebebi ile 50.000,00 TL manevi tazminatın, kendi yaralanması sebebi ile 5.000,00 TL manevi tazminatın, müvekkili ... için 50.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
    Mahkemece, bozma ilamı, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 25.450,34 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile oğlunun ölümü sebebi ile 25.000,00 TL, kendi yaralanması nedeniyle 1.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, kendi yaralanması nedeni ile maddi tazminat
    talebinin reddine, davacı ... için 33.868,37 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 25.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş, hüküm; davacılar vekili, davalı ... vekili, davalılar ... Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar ... Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ve ... vekilinin tüm, davalı ... vekili ve davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, meydana gelen kaza nedeni ile desteğin öldüğünü açıklayıp maddi-manevi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece bozma ilamından önce verilen ilk hükmün temyizi üzerine, Dairece; zararın meydana gelmesinde veya artmasında desteğin de müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması, tazminat hesabı yapılırken aktif ve pasif dönemlerin ayrı ayrı hesaplanamsı gerektiği, desteğin, askerlik yapacağı dönemde gelir elde edemeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği yönlerinden bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyulmasının ardından aktüer raporu alınmış, rapor hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur. Alınan rapor, dairenin bozma ilamına, usul ve yasaya, dosya kapsamına aykırı olup hükme esas alınamaz.
    Şöyle ki;
    Bozma ilamından önce alınan ve temyiz denetiminden geçen aktüer raporunda desteğin geliri; ölüm tarihindeki öğretmen maaşı olarak esas alınmış ve bu yönde temyiz olmadığı gibi Dairece bu yönde bir bozma kararı da verilmediği halde ve bozma ilamına uyulduğu halde desteğin gelirinin asgari ücret düzeyinde olacağı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
    Yine, temyiz denetiminden geçen aktüer raporunda desteğin iş bulma süresi konusunda da bir temyiz ve Dairece bu yönde verilmiş bir bozma kararı olmadığı halde, davacılar lehine oluşan kazanılmış haklara ve uyulmasına karar verilen bozma ilamına aykırı olacak şekilde bozma ilamına uyulmasının
    ardından destekten yoksun kalma zararı hespalanırken iş bulma süresinde gelir elde edemeyeceğinin değerlendirilerek bu yönde tazminattan indirim yapılması da hatalı olmuştur.
    Yine, Dairenin bozma ilamında desteğin askere gideceği ve askerlik hizmeti süresinde gelir elde edemeyeceği değerlendirilerek hesaplama yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bozma ilamından sonra yapılan hesaplamada desteğin askerlik hizmetine ilişkin yapılan hesaplama denetime elverişli olmadığı gibi dosya kapsamına da uygun düşmemektedir. Bozma ilamından sonra alınan raporda; desteğin ölüm tarihi 06.08.2012 olup, yaşasaydı 2013 yılının son ayına kadar olan dönemin desteğin askerlik ve iş arayacağı dönem olduğu kabul edilmiştir. Hesaplamada askerlik süresinin ne kadar esas alındığı denetlenemediği gibi sınıf öğretmeni olan desteğin askerlik askere gideceği yıl itibari ile askerlik hizmet süresinin ne kadar olacağına ilişkin bilgiye de yer verilmemiştir. Buna göre öncelikle desteğin mesleği de dikkate alınarak askere gideceği dönem itibari ile askerlik hizmet süresinin ne kadar olacağının tespit edilmeksizin tazminat hesabı yapılması da doğru görülmemiştir.
    Buna göre mahkemece yapılacak iş; yeni bir hesaplama yapılmaksızın yeni veriler kullanılmaksızın, mahkemenin bozma ilamından önceki 14.05.2015 Tarih, 2013/202 Esas, 2015/883 Karar sayılı hükmüne esas aldığı rapor ile yapılan hesaplamadan askerlik süresinin tespiti ile indirilmesi olup hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    3-Davacılar vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
    Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, desteğin ölümü sebebi ile takdir olunan manevi tazminatlar ile davacı ..."ın yaralanması nedeni ile takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminatlara hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
    4- 1982 T.C. Anayasa"sının 26. ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 27.maddesi uyarınca, taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. 6100 Sayılı HMK"nın 280. maddesi son cümlesi gereğince bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, 281/1 maddesi hükmüne göre de; tarafların bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, hususları düzenlenmiştir.
    Somut olayda mahkemece hükme esas alınan tazminat raporu davalı ... şirketine 20.02.2018 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalıya rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden Anayasa ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak, rapora itiraz süresinin dolduğu son gün 06.03.2018 tarihinde davalı aleyhine hüküm kurulmuştur. Yazılı şekilde davalının savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesi doğru olmayıp bozma sebebidir.
    5-Tazminat raporunda tazminat miktarı belirlenirken öncelikle indirimler yapılmaksızın tazminat miktarının belirlenmesi, ondan sonra indirim yapılacak hususlar ve indirim oranları belirtilmek suretiyle tazminat miktarı belirtilmelidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönü ile de denetlenebilir değildir. Şöyle ki; bilirkişi tarafından indirimsiz hali ile tazminat miktarı belirtilmeksizin kusur indirimi ve müterafik kusur indirimi yapılarak doğrudan sonuç tazminat miktarı belirtilmiştir. Öncelikle raporda indirimsiz hali ile hangi tazminat miktarları hesaplandığı belli olmadığından denetlenebilir olmadığı gibi hakimin takdir yetkisinde olan müterafik kusur indiriminin de bilirkişi tarafından indirilmesi doğru değildir.
    Davacı ... meydana gelen kazada araç sürücüsü olup kazada 1/8 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davalı meydana gelen zarardan 7/8 kusuruna denk gelen miktardan sorumludur.
    Bu durumda tazminat bilirkişisi tarafından yapılacak iş; yukarıda 3 nolu bentte açıklandığı üzere tazminat miktarının belirlenmesi, ondan sonra davalının 7/8 kusuruna denk gelen kısmın belirlendikten sonra hakim müterafik kusur indiriminin yapılıp yapılmayacağının ve yapılacaksa hangi oranda yapılacağının mahkemenin takdirine bırakılmasıdır.
    Kaldı ki Dairenin 23.02.2017 tarihli bozma ilamında müterafik kusur indiriminin mutlaka indirilmesi gerektiğinden bahsedilmemiş, desteğin müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması ve tartışılması gerektiği ve müterafik kusurunun olduğu kanaat edilir ise indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılması gerektiği belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle hatalı bilirkişi raporunun ayrıca mahkemece denetlenmeksizin hükme esas alınarak karar verilmesi ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde müterafik kusur indirimi yönünden bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmemiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ve ... vekilinin tüm, davalı ... vekili ve davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... Anomim Türk Sigorta Şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 4.921,00 TL kalan onama harcının temyiz
    eden davalılar ... Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ve ..."den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."ne geri verilmesine 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara