Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3018 Esas 2021/1837 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3018 Esas 2021/1837 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3018
Karar No : 2021/1837
Karar Tarihi : 24/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3018 Esas 2021/1837 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3018 E.  ,  2021/1837 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-
    Hükmüne uyulan Dairemizin 28.11.2012 gün, 2012/7212 E- 2012/13199 K sayılı ilamında “..... aciz halinin kabulü ile davanın diğer koşullarının araştırılması yerine yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde de dava şartı yokluğundan (geçerli kesinleşmiş bir alacağın bulunmaması) davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece dosyadan aldırılan bilirkişi raporlarına göre davacının davalı borçlu ile arasındaki ticari ilişkinin 16.02.2009 tarihinde başladığı, davacı alacaklının ticari defterlerinin muhasebe usul ve prensiplerine uygun olarak tutulduğu, defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı ancak kapanış tasdiklerinin ise olmadığı belirtildiğinden davacı alacaklının takip borçlusu nezdinde kesinleşmiş muaccel ve geçerli bir alacağının bulunmadığı, dava konusu A Blok 7. Kat, 16 numaralı bağımsız bölüm’ün davalı borçlu tarafından elden çıkartılmayıp dava dışı Necati
    Taşdelen tarafından davalı ...’ye devredilmesi, takip borçlusu adına kayıtlı bir tapulu taşınmazın muvazaalı bir şekilde takip alacaklısının takip borçlusu nezdinde geçerli ve kesin alacağının doğduğu tarihten sonra bir 3. kişiye takip borçlusu tarafından devredilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davalar yönünden dava şartı yokluğundan davaların reddine karar verilmişse de varılan sonuç doğru görülmemiştir.
    1- Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali davasıdır.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
    Somut olayda dava şartları yönünden dosya incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 13.02.2009 tanzim 750.000 TL bedelli senede dayalı olarak .... İcra Müdürlüğü’nün 2009/10915 sayılı dosya ile takip başlatıldığı, davalı borçlu tarafından davacı alacaklı aleyhine .... Asliye Ticaret Mahkemesi’ni 2010/233 sayılı dosya ile menfi tespit davası açılmışsa da dava harcının süresi içerisinde yatırılmadığı gerekçesi ile mahkemece HMK 150 e göre davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği, dava dosyamızın dayanağı olan takibin kesinleştiği, takip dosyasından davalı borçlu şirketin bilinen adreslerinde yapılan 16.01.2009-13.09.2009 ve 17.10.2009 tarihli haciz tutanaklarının İİK 105 kapsamında geçici aciz belgesi hükmünde sayıldığı, dosyadan aldırılan bilirkişi raporuna göre davacı alacaklının davalı borçlu ile aralarındaki ticari ilişkinin 16.02.2009 tarihinde başladığı, dava konusu gayrımenkullerin davalı 3. kişilere 13.10.2009 tarihinde devredildiği anlaşılmıştır.
    Davacı şirketin ve davalı 3. kişilerin sahibi olduğu dava dışı Korucu Demir şirketinin 2008 ve 2009 yılına ilişkin ticari defterlerinin kapanış tasdiki bulunmaması, davacı ve dava dışı Korucu Demir lehine delil olmayacaktır. Ancak dosyadaki belgelere, davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının açılmamış sayılmasına karar verilip kararın kesinleştiğinin anlaşılmasına, davalı borçlu tarafından takibe itiraz edilmeyerek, takibin iptali davasının da açılmamış olmasına, dava konusu .... İcra Müdürlüğü’nün 2009/ 10915 sayılı takibin kesinleştiğinin anlaşılmasına göre mahkemece işin esasına girilerek davalı borçlunun ve davacı şirketin defterleri incelenerek davacı alacaklının alacağının dayanağı olan 13.02.2009 tarih, 750.000 TL bedelli senet ile ilgili ticari alış verişin defter kayıtlarında yer alıp almadığı, irdelenmeksizin defterlerin kapanış tasdiklerinin bulunmaması sebebi ile davacının geçerli kesinleşmiş bir alacağının bulunmadığı gerekçesi ile eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara