Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/893 Esas 2021/1975 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/893 Esas 2021/1975 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/893
Karar No : 2021/1975
Karar Tarihi : 25/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/893 Esas 2021/1975 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/893 E.  ,  2021/1975 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiş, davalılar ..., ... ve ... vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 09.02.2021 Salı günü davacılar vekili Av. ... ile davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davalı sürücü ..."in sevk ve idaresindeki halk otobüsü ile seyir halinde iken yol üzerinde bulunan hız kesici tümseğe hızlı ve kontrolsüz olarak girmesi sonucu oluşan sarsıntı neticesinde otobüs içerisinde yolcu olarak bulunan davacıların aracın tavanına çarparak zemine şiddetli bir şekilde düşmeleri şeklinde gerçekleşen kazada yaralandıklarını ve malul kaldıklarını, davalıların, kazaya neden olan otobüsün işletenleri, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduklarını, davacıların bu davadan önce cismani
    zararların tazmini amacı ile...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/258 Esas sayılı dosyası ile maddi manevi tazminat davası açtıklarını, açılan davada davayı ıslah ettikten sonra müvekkillerinin maluliyet oranında artış olduğunu, maluliyet oranlarında artma nedeniyle beden gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminatın belirlenmesini, ayrıca ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebini davacı ... için 123.657,00 TL’ye, davacı ... için 72.568,00 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalılar davaya karşı zamanaşımı defi ile birlikte diğer defi ve itirazlarını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince, Dairenin 20.03.2018 gün, 2017/2851-2018/2771 sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırılan kararın yerine yeniden hüküm tesisi ile maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı ... için 123.657,00 TL, davacı ... için 23.856,62 TL işgöremezlik tazminatının tahsiline, davacı ... yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı ... yönünden fazlaya ilişkin talep ve dava hakkının saklı tutulmasına; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacılar için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılar ... Sigorta A.Ş. vekili ile ..., ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazası nedeniyle artan maluliyet oranına ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkillerinde oluşan artan maluliyet oranları nedeni ile maddi, manevi tazminat talebinde bulunmuş, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacılar vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak, yerine, davacıların taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 123.657,00 TL, davacı ... için 72.568,00 TL işgöremezlik tazminatı ile ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; bu kararın davalı
    taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairece, yukarıda numarası yazılı bozma ilamı ile; davacıların yaralanmaları nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlıklarına kavuşmuş sayılacakları, maluliyetleri ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında yeniden rapor alınarak, zaman aşımı itirazları da değerlendirilmek üzere kararın bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına uyulmasından sonra alınan raporda, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiş, bozma ilamında işaret edilen hususlarda bir açıklamaya yer verilmemiştir. Davanın açılış şekli dikkate alındığında; davacıların tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlıklarına kavuşmuş sayılacakları, maluliyetleri ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularının ve davacılan bu davadan evvel açtıkları davada tespit edilen %8 ve %18 maluliyet oranları ile bu davanın dayanağını oluşturan %40.2 ve %43.2 maluliyet oranları arasındaki farkın nereden kaynaklandığı, kaza ile illiyet bağı olup olmadığı gibi hususların açıkça ve anlaşılır şekilde ortaya konulması önem arz etmektedir.
    Davaya konu talebin dayanağının artan maluliyet oranı olduğu gözetildiğinde, maluliyet oranlarındaki bu artışın nedeninin ve bozma ilamında işaret edilen hususların ayrıntılı ve denetime açık şekilde araştırılması ve irdelenmesi gereklidir.
    Diğer taraftan, bölge adliye mahkemesince kararın gerekçesinde davanın dayanağının, davacıların maluliyetlerinde artış(gelişen durum) oluştuğu ileri sürülerek açılan tazminat davası olduğu belirtilmiş; bu kapsamda yapılan değerlendirmede, davacıların maluliyetlerinde gelişen durum olmadığı, davacıların maluliyetlerinin 18.10.2004 tarihinde kalıcı hale geldiği kabul edilerek zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı bu kabul ile değerlendirilmiş, gerekçenin devamında ise bu kez davacıların maluliyetlerinde zaman içinde artış meydana geldiği, gelişen durum nedeni ile bu davayı açmakta haklı oldukları kabul edilerek tazminata karar verilmiştir. Karar, kendi içerisinde çelişkili olup bu yönüyle de bozmayı gerektirmektedir.
    Kabule göre de;
    Mahkemenin zamanaşımına ilişkin değerlendirmesi de hatalıdır. Şöyle ki;
    Bölge adliye mahkemesince, davacıların maluliyet oranlarının artmasında gelişen durumun olmadığı, davacıların maluliyetlerinin 18.10.2004 tarihinde kalıcı hale geldiği kabul edilmiş, davanın ise 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi içinde açıldığı gerekçesi ile zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir. 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi, failin fiilen zararın öğrenilmesi vs. durumun bulunduğu hallerde uygulanabilen süredir. Gelişen durumun varlığı halinde açılacak tazminat davalarının bu 10 yıllık tavan zamanaşımı içinde açılması gerekmektedir. Ancak gelişen durumun varlığının bulunmadığı hallerde uygulanacak zamanaşımı süresi ise, 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi değil, ceza zamanaşımı süresidir. Bu nedenle, mahkemece, davacılan maluliyetlerinin 18.10.2004 yılında kalıcı hale geldiği diğer bir deyişle gelişen durumun olmadığı kabul edilerek, uygulanacak zamanaşımı süresinin de 10 yıllık tavan süre olduğunun kabul edilmesi de doğru görülmemiştir. Başka bir ifade ile anlatılacak olursa; davacıların maluliyetlerinde gelişen durum yok ise 18.10.2004 tarihinden itibaren ceza zamanaşımı uygulanacak; gelişen durumun varlığının kabul edilmesi durumunda ise gelişen durumun öğrenilmesi tarihinden itibaren iki yıl ve her halükarda 10 yıllık tavan zamanaşımı süresi içinde talep edilmiş olup olmadığı irdelenecektir.
    Buna göre Bölge Adliye Mahkemesince, Dairenin yukarıda numarası yazılı bozma ilamı doğrultusunda adli tıp bilirkişilerden rapor alınarak davanın esasının ve zamanaşımı defilerinin bu kapsamda değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Bozma ilamının neden ve şekline göre davalı ... Sigorta AŞ vekili ile davalılar ..., ..., ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Güneş Sigorta AŞ vekili ile davalılar ..., ..., ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi Kararının BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... Sigorta A.Ş. vekili ile davalılar ..., ..., ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik
    yer olmadığına, dosyanın karar veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar ..., ... ve ..."e verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ..., ... ve ..."e geri verilmesine 25/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara