Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/8835 Esas 2021/2355 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/8835 Esas 2021/2355 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/8835
Karar No : 2021/2355
Karar Tarihi : 08/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/8835 Esas 2021/2355 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/8835 E.  ,  2021/2355 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 17.07.2019 tarih- 2019/54555 sayılı karara karşı, davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 08.11.2019 tarih- 2019/İHK-16051 sayılı itirazın kısmen kabulüne dair kararın, süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu yolcu otobüsünün yaptığı kazada ağır biçimde yaralanan davacının alınan rapora göre %34 malul kaldığını, 6 aylık geçici işgöremezlik süresi ve 2 aylık bakım ihtiyacı olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.200,00 TL. maddi tazminatın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 03.05.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam taleplerini 281.580,15 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 242.181,68 TL. sürekli işgücü kaybı, 19.064,68 TL. geçici işgöremezlik tazminatı ve 3.555,00 TL. bakıcı giderinden oluşan toplam 264.801,36 TL. tazminatın 05.03.2019 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; davacının fazla isteğinin reddine karar verilmiş; bu karara, davalı vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir.
    Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından; davalı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile UHH kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisine; davanın kısmen kabulü ile 242.181,68 TL. sürekli işgücü kaybı tazminatının 05.03.2019 tarihinden
    işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının geçici işgöremezlik tazminatı ve bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 6456 sayılı Kanun"la değiştirilen 30. maddesinin 12. fıkrasında; 5.000,00 TL"nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu; 5.000,00 TL. ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği; 40.000,00 TL"nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir.
    Davacı lehine 08.05.2019 tarihli aktüerya ek raporu ile hesap edilip, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından hüküm altına alınan 22.619,68 TL"lik geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri tazminatına davacı tarafça itiraz edilmediği de dikkate alındığında, İtiraz Hakem Heyeti"nin bu alacak kalemleri için verdiği davanın reddi kararı anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden, miktar itibariyle davacı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, Sigorta İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; kaza tespit tutanağında, davacı için emniyet kemeri belirlemesi yapılmadığı ve davacının emniyet kemeri takmadığına dair dosyada delil bulunmadığı gözetildiğinde, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmayışının yerinde görülmesine; davacının kazadan kaynaklanan maluliyeti ile oranının, kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuata uygun biçimde belirlendiği uzman bilirkişi heyeti raporunun karara esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına; davacının zorunlu koltuk sigorta bedelini alabilmek için açtığı davada hükmedilecek tazminatın, eldeki davaya konu işgücü kaybı tazminatından düşülmesi mümkün olmadığından, tazminatın mükerrerliği de sözkonusu olamayacağından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    3-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
    Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa"dan alınan 1931 tarihli "PMF" cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi"nin çalışmalarıyla "TRH 2010" adı verilen "Ulusal Mortalite Tablosu" hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu"na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla; tazminat hesaplamasında, TRH 2010 Tablosu"nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Ancak; davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve İHH tarafından da karara esas kabul edilen 08.05.2019 tarihli aktüer ek raporunda; 01.06.2015 tarihli ZMSS Genel Şartları dahilinde, TRH 2010 Yaşam Tablosu"na göre ve %1,8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesabı yapılmıştır. Tazminat hesaplamasında, yeni ZMSSGŞ ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi"nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK"nun 90. maddesindeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir" bölümündeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda" ibaresinin Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, İHH tarafından esas alınan rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
    Diğer taraftan, karara esas kabul edilen raporda; kaza tarihinde 53,3 yaşında olan davacının TRH 2010 Tablosu"na göre muhtemel bakiye ömür süresi 26,98 yıl olduğu halde, TRH
    Tablosu"nda 99 yaşın esas alındığı gerekçesiyle, bu yaş baz alınarak "devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü" üzerinden işleyecek/ bilinmeyen devre hesabının yapıldığı görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, ZMSSGŞ ekindeki hesap cetvellerinin kullanılması mümkün olmamasına göre, hesap raporu bu yönden de hatalıdır.
    Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacı için, TRH 2010 Tablosu"na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması; tazminat hesaplamasının davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek 2019 yılı verileri (işlemiş/ işleyecek devre belirlemesi için) baz alınarak yapılması için, daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre (sürekli işgücü kaybı tazminat miktarı için davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak) karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    4-Davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT"nin 13. maddesi ve AAÜT"nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan nispi vekalet ücretinin 1/5"i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi tam vekalet ücretine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İHH kararının BOZULMASINA; dosyanın, İtiraz Hakem Heyeti"ne iletilmek üzere, Hakem kararının saklanması kararını veren İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne gönderilmesine; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 08/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara