Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/628 Esas 2021/1382 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/628 Esas 2021/1382 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/628
Karar No : 2021/1382
Karar Tarihi : 16/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/628 Esas 2021/1382 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/628 E.  ,  2021/1382 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan istinaf incelemesi sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, 07.01.2016 tarihinde, müvekkilinin sevk ve idaresindeki araçla davalı nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortalı aracın çarpışması sonucu müvekkilinin malul kaldığını belirterek belirsiz alacak davası olarak 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 10.11.2017 tarihinde talebini 82.544,11 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, davanın kabulü ile 82.544,11 TL iş gücü kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Bu kapsamda kural olarak, duruşma yapılması zorunlu olan çekişmeli yargıda hakim, kanunun gösterdiği istisnalar dışında tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
    Savunma hakkını güvence altına alan T.C Anayasa"sının 36. maddesinde de buna paralel düzenleme bulunmaktadır.
    Somut olayda; davalı ... kendini vekil ile temsil ettirmiş, cevap dilekçesi ibraz etmiştir. Ancak, hükme esas alınan maluliyet ve hesap raporları davalı vekiline tebliğ edilmemiştir. Mahkemece, kendini vekil ile temsil ettiren davalı vekiline maluliyet ve hesap raporlarının tebliğ edilip beyan ve itirazda bulunma hakkı verilmeyerek davalı tarafın savunma hakkı kısıtlanmıştır.
    Bu durumda mahkemece bilirkişi raporlarının davalı vekiline tebliği ile rapora karşı beyan ve itirazlarını bildirmesi hususunda süre verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde savunma hakkının kısıtlanması doğru değildir. Bu husus yerine getirilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik esaslı usul hatası olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre, davacının maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin rapor, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenmiş ise de, davanın temelini oluşturan, davacının yaralanmasının mahiyeti ve bunun yol açtığı maluliyet oranının belirlenmesi için alınacak raporda; maluliyet oranı tespitinin, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat ile belirlenen usul ve esaslara uygun olması gerekir. Bu durumda mahkemece, olay tarihi 07.01.2016 itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması; bu rapordan sonra gerekli olması halinde maluliyet zararının
    hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Yine kabule göre, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu"na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi Kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara