Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/576 Esas 2021/1220 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/576 Esas 2021/1220 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/576
Karar No : 2021/1220
Karar Tarihi : 11/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/576 Esas 2021/1220 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)17. Hukuk Dairesi         2020/576 E.  ,  2021/1220 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacılar vekili, meydana gelen kazada müvekkillerinin desteği ...’ın öldüğünü, aynı kazada davacıların da yaralandıklarını; davalıların ise kazaya karışan aracın işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olarak ortaya çıkan zarardan sorumlu olduklarını açıklayıp maddi tazminat yönünden, 130,00 TL defin gideri ile ... ve ... için ayrı ayrı 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan; manevi tazminat yönünden, desteğin ölümü sebebi ile ..., ..., ... ve ... için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın, yaralanmalar nedeni ile ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."ndan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini davacı ... için 14.448,80 TL’ye, ... için 10.706,32 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, Dairenin 02/11/2017 gün, 2015/4028-2017/10058 sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı ... için 130,00 TL defin gideri ile 7.453,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı ... için 14.005,79 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile ...’ın ölümü nedeniyle davacı baba ... ve davacı anne ... için ayrı ayrı 40.000,00 TL, davacı kardeşler ... ve davacı ... için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın; yaralanmalar nedeniyle davacı ... için 5.000,00 TL, davacı ... için 4.000,00 TL, davacı ... için 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."ndan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    Davacılar vekilinin temyiz itirazı yönünden yapılan incelemede,
    2-Davacılar vekili, meydana gelen kazada desteğin öldüğünü açıklayıp destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur.
    Mahkemece, tazminat miktarının belirlenmesine yönelik olarak alınan 20.09.2012 tarihli raporda, davacı ...’ın destekten yoksun kalma zararı 10.105,81 TL, davacı ...’ın destekten yoksun kalma zararı 19.990,89 TL belirlenmiş; anılan rapora taraflarca itiraz edilmesi üzerine alınan 21.02.2013 havale tarihli raporda, davacı ...’ın destekten yoksun kalma zararı 9.138,62 TL, davacı ...’ın destekten yoksun kalma zararı 15.889,85 TL olarak belirlenmiş; bu rapora da tarafların itiraz etmesi üzerine alınan 15.08.2013 tarihli ek raporda; davacı ... için 14.005,79 TL, davacı ... için 7.452,53 TL belirlenmiştir. Bunun üzerine davacılar vekili,
    alınan tüm raporlar arasında ciddi farklar olduğunu ileri sürerek raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesini talep etmiş; mahkemece de davacılar vekilinin bu talebi yerinde görülerek, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacı ile 23.05.2014 havale tarihli tazminat raporu alınmıştır. Alınan bu son raporda davacı ...’ın zararı 14.448,80 TL olarak, davacı ...’ın zararı 10.706,32 TL olarak belirlenmiş, davacı tarafça bu rapor esas alınarak talep sonucu ... için 14.448,80 TL, davacı ... için 10.706,32 TL olarak ıslah edilmiş, mahkemece 15.08.2013 tarihli rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiştir.
    Anılan karar hatalı olup bozmayı gerektirmektedir. Şöyle ki;
    Mahkemenin hükme esas aldığı 15.08.2013 tarihli rapora karşı davacılar vekili tarafından yapılan itiraz mahkemece de kabul edilerek yeni bir rapor alındığına, diğer bir ifade ile; 15.08.2013 tarihli rapor mahkemece de hükme esas alınmaya uygun bulunmayarak yeni bir rapor alınmasına karar verildiğine göre ve yeni 23.05.2014 tarihli rapora davacı tarafça itiraz edilemeyip, bu rapor davacı tarafın da kabulünde olduğuna göre, her ne kadar 23.05.2014 tarihli raporda davacının aleyhine olarak davacılara ayrılan pay oranları az ise de bu hususta davacı tarafça itiraz da bulunmadığı gibi davacı tarafın bu raporun hükme esas alınmasını talep etmesine göre, mahkemece maddi tazminat yönünden 23.05.2014 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesi gerekirken 15.08.2013 tarihli raporun hükme esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    Davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazı yönünden yapılan incelemede;
    3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Somut olayda, davalının meydana gelen kazada tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
    Davacı sürücü ..., kaza sonrasında alınan ifadesinde; minibüs tipli aracı ile seyir halinde olduğunu, aracın ön sağ koltuğunda eşi ... ve oğlu ...’ın oturduğunu, arka koltukta da ...’un oturduğunu, davalı sürücünün arkadan çarpması ile aracın hakimiyetini kaybederek sol tarafta bulunan beton bariyerlere ve demir korkuluklara çarptığını, bu çarpma neticesinde ön koltukta bulunan oğlu ...’ın aracın ön camından dışarı çıktığını ve kaza sebebi ile oğlunun öldüğünü beyan etmiştir.
    Yukarıda belirtilen hususlar ve olayın oluş şekli dikkate alındığında, her ne kadar davalılar meydana gelen kazada tam kusurlu ise de kaza tarihinde 12 yaşında olan desteğin ön koltukta, emniyet kemeri de takmaksızın seyahat etmesi ve kaza sırasında aracın ön camından fırlayarak kendi ölümü ile gerçekleşen kazada davacıların da kurallara aykırı bu davranışı göz önüne alındığında desteğin ölümü sebebi ile takdir olunan manevi tazminatların “bir miktar fazla” olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de; davacılar vekilince davalı ... aleyhine manevi tazminat talebi bulunmadığı halde, reddedilen manevi tazminat miktarları yönünden takdir edilen vekalet ücretlerinden davalı ... de yararlanacak şekilde red edilen manevi tazminat üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin “davalılara” ödenmesine şeklinde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davacılar ile davalılar ... ve ..."a geri verilmesine 11/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara