Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/37 Esas 2021/1303 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/37 Esas 2021/1303 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/37
Karar No : 2021/1303
Karar Tarihi : 15/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/37 Esas 2021/1303 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/37 E.  ,  2021/1303 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Asıl davada, davacı vekili; davalının maliki olduğu ve davacı tarafından trafik sigortalı aracın karıştığı kazada ölen 3.kişinin yakınlarına 200.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatı ödediklerini, kaza anında davalı aracını sevk ve idare eden sürücü ..."in 1,48 promil alkollü ve kazada tam kusurlu olduğunu, aracın alkollü sevki nedeniyle davalıya rücu haklarının bulunduğunu belirterek, 200.000,00 TL. rücuen tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Birleşen davada, davacı vekili; asıl davaya konu kazada hasar gören karşı araç için 2.176,00 TL. hasar bedeli ödediklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 2.176,00 TL"nin ödeme tarihi olan 29.06.2012 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, kazada ölen 3.kişinin araçta hatır için taşındığını ve emniyet kemeri takmamakla kusurlu olduğunun alınan raporla saptandığını, ayrıca sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binen müteveffanın müterafik kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu kazada, davalı sürücüsünün alkollü olmasının kazada münhasıran etkili olmadığının alınan heyet raporuyla saptandığı, münhasıran alkol etkisinde gerçekleşmeyen kaza nedeniyle ödenen hasar bedeli için, davacı sigortacının sigortalısına rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 10.04.2017 tarih, 2014/22334 Esas ve 2017/3809 Karar sayılı ilamı ile; "kazanın münhasıran alkolden meydana gelip gelmediği konusunda hükme esas alınan heyet raporunun, ceza yargılamasında beyanına itibar edilmediği gibi yalancı tanıklıktan hakkında suç duyurusunda bulunulan kişinin beyanını esas aldığı, heyet raporunun dosyadaki diğer tüm raporlar ile çelişkili olduğu gözönünde bulundurularak, trafik kusur uzmanı, hukukçu ve nörolog bilirkişiden oluşan başka bir bilirkişi heyetinden, ceza yargılamasındaki durum ve o dosyanın kapsamı da dikkate alınmak suretiyle, kazanın münhasıran alkolden meydana gelip gelmediği konusunda rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesinin doğru görülmediği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada toplanan delillere göre; asıl davanın kısmen kabulü ile 143.427,31 TL"nin ödeme tarihi olan 21.05.2012"den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; birleşen davanın kabulü ile 2.716,00 TL"nin ödeme tarihi olan 29.06.2012"den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; kazanın münhasıran alkol etkisinde gerçekleştiğinin, konusunda uzman bilirkişi heyeti raporuyla saptandığı dikkate alındığında, davacının davalı sigortalısına rücu hakkının bulunduğuna ilişkin mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemesine; kazada ölen ...
    Çınar"ın, hatır için taşındığı ve alkollü sürücü aracına bilerek binmekle müterafik kusurlu olduğu kabulüyle, tazminattan yapılan indirimin, Dairemizin yerleşik uygulamalarına uygun bulunmasına göre; davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Asıl dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle, davacının 3.kişiye ödediği destekten yoksun kalma tazminatının, KTK"nun 95.maddesi, taraflar arasındaki poliçe ve ZMSS Genel Şartları gereği davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    Davacının ödeme yaptığı dava dışı 3.kişinin hak kazanabileceği destek tazminatının hesaplanması bakımından alınan ve hükme esas kabul edilen 26.09.2019 tarihli aktüer raporunda, davacının ödeme tarihindeki verilere göre ve usulünce tazminat hesaplamasının yapıldığı görülmektedir. Ancak; anılan bu raporda, kazada ölen ve ölümünden önce sağlık hizmet personeli olarak çalışan ..."ın, dosyaya sunulan Kasım 2011 bordrosundaki gelirin (1.489,47 TL. maaş ve 569,85 TL. prim ödemesinden oluşan bedel toplamı) tazminat hesabına esas alındığı ve asgari ücretin 3,12 katı gelir üzerinden hesap yapıldığı görülmektedir. Hesaba esas alınan bordroda yer alan prim ödemesinin, yılın her ayında ve aynı miktarda elde edilen bir gelir olduğu kabulüyle gelir toplamına dahil edilmesi nedeniyle, rapor hükme esas almaya elverişli olmadığı gibi, bu konuda araştırma yapılmayışı da eksik inceleme niteliğindedir.
    Diğer yandan; kazada ölen ..."ın devlet memuru olması nedeniyle 65 yaşına kadar çalışacağı ve aktif dönemde olacağı kabulüne dayanan hesaplama da, eksik araştırma sonucu yapılmış olduğundan, rapor bu yönden de hatalıdır.
    Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; kazada ölen ..."ın çalıştığı kurumdan, kıdem ve kadrosuna göre muhtemel emeklilik yaşının ne olduğunun sorulması ve belirlenecek emeklilik yaşına göre aktif/ pasif devre zarar hesabının yapılması (tespit edilemediği takdirde, aktif dönem hesabının 60 yaşa kadar yapılması); yine bu kurumdan, ..."ın kazadan geriye doğru 1 yıllık süre içinde aldığı ödemeleri gösteren bordroların istenmesi ve 1 yıllık bordrolardaki toplam prim ödemelerinin oranlanması suretiyle 1 aylık prim miktarı tespit edilip, desteğin Kasım
    2011 tarihli bordrosundaki maaş bedeline ilave edilmesiyle hesaba esas gelirin saptanması ve 26.09.2019 tarihli rapordaki diğer veriler aynen kullanılarak hesap yapılması için, anılan raporu düzenleyen bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınarak, sonucuna göre (26.09.2019 tarihli rapor ile davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak korunarak) karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA; aşağıda dökümü yazılı 14,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara