17. Hukuk Dairesi 2020/2431 E. , 2021/3251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, sigorta ettiren davacının annesinin (lehdar) 15.05.2012 tarihinde vefatı üzerine davalı sigorta şirketi tarafından kesinti yapılan hayat sigortası primleri ve kar paylarının ödenmediğini, müvekkilinin annesinin sigortalık süresi genel işlem koşulu olarak 10 yıllık süre olarak yazıldığını, 4 ay daha yaşasaydı kendisinden 10. yıl pirimi de tahsil edileceğini ve davacıya 63.502,56 TL + KP ödeneceğini, ödenen vefat tazminatının 25.762,59 TL olduğunu ileri sürerek davalı sigorta şirketi tarafından kesinti yapılan hayat sigortası primlerinin ve kar paylarının fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL’nin vefat tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya yapılan dava öncesi ödemenin mevzuata uygun olduğunu, dava konusu poliçeden kaynaklı bir borçlarının kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yapılan yargılama sonucu davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekili temyizi üzerine, Dairemizin 21.09.2017 gün ve 2015/582 E. 2017/8055 K. sayılı ilamı ile, “hükme esas alınan raporun, denetime elverişli, gerekçeli ve yeterli bir rapor olmadığı, o halde, mahkemece alanında uzman bir bankacı, iki sigorta hukukçusu bilirkişiden oluşacak heyetten
denetime elverişli, açık, anlaşılır ve gerekçeli rapor alınması, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğu” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan delillere göre; dava konusu poliçenin 12/03/2003 başlangıç tarihli, süresi 10 yıl olan poliçe olup poliçeye göre herkese birikim sigortası özel şartları 1. maddesinde süre sonu kapitalinin sigorta süresi sona erdiğinde sigortalananın hayatta kalma şartına bağlı olduğu, sigortalı ... ’in 15/05/2012 tarihinde vefat ettiği, sigorta ettiren ..."e sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren birikime yönlendirilen prim tutarları ile kar payı ödemesi dahilindeki net vefat değeri olarak 25.762,59 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafın başka alacağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dava dayanağı “Herkese Birikim Sigortası” poliçesinin özel şartları 1. maddesinde; “Bu sigortanın temin etmiş olduğu süre sonu kapitali, kar paylarının ilavesiyle, sigorta süresi sona erdiğinde hayatta kalması halinde, aynı zamanda lehdar olan sigortalıya ödenir. Sigortalının ölümü durumunda sigorta ettiren ve sigortalının farklı kişiler olması halinde, lehdarı değiştirme hakkından feragat etmemişse sigorta ettirene, aksi halde ölen sigortalının Mirasçılarına ; sigorta ettiren ve sigortalının aynı kişi olması halinde kanuni varislerine, birikime yönlendirilen prim tutarlarıyla kar payı ödenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; lehdar (davacının annesi ... ) ile sigorta ettiren (davacı ...) farklı kimseler olup sigortalı ... sigorta süresi 10 yıl dolmadan 15.05.2012 tarihinde vefat etmiştir. Dava dayanağı sigorta poliçesinin özel şartlarının 1. maddesine göre, sigortalı poliçe süresi dolmadan vefat ettiği için sigorta ettiren davacı ... ve sigortalı ... farklı kişiler olması nedeni ile lehdarı değiştirme hakkından feragat edildiğine dair bir iddia ve kanıtın da dosyada yer almamasına göre sigorta ettiren davacı ...’e birikime yönlendirilen prim tutarları ile kar payı ödenmesi gerekmektedir.
Davalı sigorta şirketi, sigortalının sigorta suresi sonunda hayatta olması durumunda kar paylı sure sonu kapitali
ödemesi olan 63.502.57 TL ve ilaveten kar payı ödemesi yapılacağını, sigortalı ..."in poliçe bitiş süresinden önce vefat etmesi sonucunda 63.502,57 TL + kar paylı süre sonu kapitali ödemesi yerine, net vefat değeri olarak 25.762,59 TL ödendiğini ve başkaca bir borçlarının kalmadığını savunmaktadır. Gerek bozma öncesinde gerekse de bozma sonrasında alınan bilirkişi raporlarının hiçbirisinde davalı sigorta şirketi tarafından sigorta ettiren davacıya ödenen taraflar arasında bu konuda ihtilaf bulunmayan 25.762,59 TL ödemenin sigorta özel şartındaki birikime yönlendirilen prim tutarları ve kar payı ödemesi karşılığı (matematiksel karşılığı) olup olmadığı gerekçelendirilmemiş hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda da davalı sigorta şirketinin yaptığı hesap denetlenmeksizin yapılan bu ödeme sonununda alacağın kalmadığı görüşüne yer verilmiştir.
Açıklanan tüm bu maddi ve hukuki olgular karşısında; davalı sigorta şirketi kendi yaptırdığı hesaba göre davacı sigorta ettirene net 25.762,59 TL ödeyerek borcunun kalmadığını savunması yapmış olup mahkemece alanında uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli, açık, anlaşılır ve gerekçeli rapor alınması, alınan raporda davalı sigorta şirketi tarafından yaptırılan hesabın denetlenmesi ile kar payı hesabı ile birikime yönlendirilen prim tutarının davalı tarafından ödenen 25.762,59 TL içinde kalıp kalmadığı tespit edilmesinin istenmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.