Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1774 Esas 2021/2030 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1774 Esas 2021/2030 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/1774
Karar No : 2021/2030
Karar Tarihi : 01/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1774 Esas 2021/2030 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/1774 E.  ,  2021/2030 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.06.2019 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar vekilleri dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahkemesine iade edilen dosya eksiklik tamamlanıp tekrar gelmekle, incelendi, gereği düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili; davalının yetkili olduğu şirket adına davacı bankadan kredi kullandığını, borcun ödenmediğini, Antalya 7. İcra Müdürlüğünün 2012/3341 sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, borçluya ait haczi kabil mal bulunamadığını, ancak taşınmazlarını davalı ..."a satış göstererek devrettiğini, satışın gerçek bir satış olmadığını belirterek muvazaalı satışın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili; davalının mallarını satmaktaki amacının mal kaçırmak değil borçlarını ödemek olduğunu, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; taşınmazları alırken tapuda herhangi bir yasal engel bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile dava konusu Antalya ili Kumluca ilçesi Bağlık mahallesi Antalya caddesi mevki 127 ada 146 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ..."a yapılan
    19/01/2012 tarihli tasarrufun iptali ile davacı alacaklı vekiline Kumluca İcra Müdürlüğünün 2012/512 talimat sayılı dosyasındaki alacak ve ferileri ile birlikte sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi tanınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için borçlu hakkında düzenlenmiş geçici (İİK"nun 105.maddesi) veya kat"i (İİK"nun 143.maddesi) aciz belgesinin sunulması gereklidir. İİK’nun 105.maddesine göre haczi kabil malı bulunmadığına ilişkin haciz tutanağı İİK’nun 143. maddesindeki aciz belgesi hükmündedir.
    Somut olayda, borçlunun adresine gidilerek tutulan 20/06/2012 tarihli haciz tutanağında; dava dışı ... ’nin hazır olduğu, adrese 1 ay önce taşındığını beyan ettiği ve kira sözleşmesi sunduğu belirtilmiştir. Adreste herhangi bir mal varlığına ilişkin tespit olmadığından bu tutanak İİK’nun 105. maddesi gereğince aciz belgesi niteliğinde değildir.
    Bu nedenlerle, davanın borçlunun aciz hali ispatlanmadığından ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    2-Kabule göre de; Mahkemece dava konusu taşınmazlardan Bağlık mahallesi 127 ada 146 parsel sayılı taşınmazın satış tarihinde 213.264,46 TL olduğu, ancak ... 25/01/2012 tarihli 430241 seri nolu makbuzunda 3 taşınmaz için 75.000,00 TL yatırıldığı, bu taşınmazda davalı ..."in babasının halen ikamet ettiği anlaşılmış olup davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve
    mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3.kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığı değerlendirilmelidir.
    Somut olayda dava konusu taşınmazlar 19/01/2012 tarihinde toplam 36.000,00 TL bedelle tapuda satılmış; bilirkişi tarafından bu taşınmazlar için toplam 497.962,99 TL rayiç bedel belirlenmiştir. Davalı 3.kişi ... tapudaki bedel dışında 23/01/2012 tarihinde ayrı ayrı 36.000,00 TL, 24.000,00 TL, 21.000,00 TL ve 25.030,00 TL, 24/01/2012 tarihinde 50.000,00 TL, 25/01/2012 tarihinde ayrı ayrı 75.000,00 TL ve 53.000,00 TL, 26/01/2012 tarihinde ayrı ayrı 154.000,00 TL ve 60.000,00 TL davalı borçlunun hesabına havale yaptığını belirterek bu konuda dekont örneklerini sunmuştur. Dairemiz uygulamasına göre bankadan havale edilen paranın borçluya ödenen para olduğu kabul edilerek bu durumda bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer ile davalı 3.kişi tarafından ödendiği ispat edilen değer arasında bedel farkı bulunmadığı anlaşıldığından mahkemenin bu yöndeki gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır. Yine mahkemece; dava konusu taşınmazlardan Bağlık mahallesi 127 ada 146 parsel sayılı taşınmazda davalı borçlunun babasının halen ikamet ettiği belirtilmişse de; bu taşınmazın davalı 3.kişi ... tarafından satın alındıktan sonra 20/06/2012 tarihinde Demre Noterliği 02766 yevmiye ile dava dışı ...’ye kiraya verildiği, icra dosyasında yapılan hacizde de kiracı ...’nin ikamet ettiği anlaşılmış olup mahkemenin bu gerekçesi de yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ve davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 01/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara