Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1473 Esas 2021/3097 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1473 Esas 2021/3097 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/1473
Karar No : 2021/3097
Karar Tarihi : 23/03/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1473 Esas 2021/3097 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/1473 E.  ,  2021/3097 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki Tasarrufun İptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davacı ve davalı ... vekilince temyiz edilmiş, davacı vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 17.03.2021 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı borçlular ..., ... ve ... hakkında takipler yaptıklarını, takiplerin semeresiz kaldığını, borçlulara ait taşınmazların dava dışı ... Bankası AŞ nin yaptığı takipteki ihalelerde, borçluların hesabına, ancak nam"ı müsearları diğer davalı ihale alıcıları borçluların eşleri ..., ... ve ... adına iktisap edildiğini, ayrıca davalı borçlu ...’e ait 49 nolu bağımsız bölümün mal kaçırma amacı ile 07.11.2013 tarihinde
    davalı ...’e devredildiğini belirterek, bu satışların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar ..., ...,... , ..., ... ve ... vekili, müvekkileri ..., ... ve ...’nın cebri icra da satın aldıkları, cebri icra yolu ile yapılan satışlar hakkında iptal davasını açılamaycağını, müvekkilerinin ihaleye katılmalarının yaşam deneyimlerine uygun olduğunu, davalı ... ve ...’ ün kardeş oldukları Denizli’nin tanınmış varlıklı ailelerinin kızları olduklarını, diğer davalı ...’nın da zengin bir ailenin kızı olduğunu, ailelerinden intikal eden imkanları ile satın alma güçlerinin olduğun, diğer taşınmazında davalı ...’in Antalya’da bulunan taşınmazı, kullanamadığından sattığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, müvekkilinin satın aldığı taşınmazın bitişiğindeki 47 nolu bağımsız bölümün sahibi olduğunu, 1994 yılında satın aldığını ancak küçük geldiğinden sahibi tarafından kullanılmayan dava konus 46 nolu bağımsız bölümü 2013 yılında satın aldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, bir kısım taşınmazların icra dairesince yapılan ihalelerde, davalı ..., ... ve ... tarafından satın alındığını, davacı tarafından ihalenin gerçekleştirildiği takiplerin muvazaalı olduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı, dolayısı ile söz konusu takibin muvazaalı olduğu iddia ve ispat edilmediği, borçlu davalılar tarafından serbest iradeleri ile yapılmış olan bir tasarruf sonucunda taşınmaz el değiştirmediği, cebri icra ile el değiştirdiği, tasarrufun iptali cebri icra ile yapılan satışlarda talep edilemeyeceğinden bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar vermiş, 46 nolu bağımsız bölümün ise davalı borçlular ile aralarında ticari ilişki olduğu ve aynı zamanda Antalya ilinden komşu oldukları, ayrıca dava konusu taşınmazın satış tarihindeki değerinin bilirkişi tarafından 220.000 TL olarak belirlendiği, bedeller arasında fahiş fark bulunduğu ve tarafların tanışıklığı dikkate alındığında tasarrufun iptale tabi olduğundan bahisle bu taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    İstinaf mahkemesi de, davalı üçüncü kişiler ..., ... ve ..."ya yapılan satışlarla ilgili açtığı davada, bu davalılara yapılan satışların tamamı cebri icra kanalıyla gerçekleştiği, davalı borçlular tarafından serbest iradeleriyle gerçekleştirilmiş bir satış olmadığından nam-ı
    müstear iddiası da dinlenemeyeceğini, dava konusu edilen taşınmazların borçlunun dava dışı alacaklılarına olan borçları nedeniyle cebri icra kanalıyla satıldığından taşınmazlar mutlak surette üçüncü kişinin mülkiyetine geçeceğini, bu nedenle yapılan işlem sonucu davacının zarara uğradığından ya da davalıların davacının alacağını engellemek amacıyla hareket ettiklerinden bahsetmek de mümkün olmayacağı, söz konusu ihaleler sonucu elde edilen bedellerden alacaklıya ödenmesi sonrası bakiye miktarın kalmadığı da anlaşıldığından bu davalılar yönünden davanın reddinde isabetsizlik olmadığı, davalı ... ile ..."nin tasarrufa konu taşınmazın bulunduğu yerde komşu oldukları, 2013 yılında ticari faaliyetlerinin kısmi de olsa bulunduğu, iptal edilen tasarrufa konu taşınmazın tapudaki satım bedelinin 80.000,00 TL olmasına rağmen 07/11/2013 devir tarihi itibariyle gerçek değerinin 220.000,00 TL olarak tespit edildiği, arada fahiş fark bulunduğu, dosyaya sunduğu dilekçelerinde büyük kapsamlı ticari ilişkileri olduğunu belirten davalı tacir ..."nin taşınmaz bedelinin bakiye kısmını elden ödemesinin ve kayıt altına almamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu itibarla davalı ..."in mali durumunu ve alacaklısından mal kaçırmak amacını bilebilecek durumda olan davalı ... yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, ancak yargılama giderlerinde hata yapıldığı gerekçesi ile, kararın kaldırılmasına ve hükmün HMK"nın 353/1-b, 2 madde ve bendi uyarınca aşağıda gösterilen şekilde yeniden oluşturulmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili ve davalı ... vekili, tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının davalı ..., ... ve ...’nın taşınmazları borçlularca ödenen paralar ile aldıklarını, somut olarak ispatlamamış bulunmasına göre davacı vekilinin tüm davalı ... vekilinin ise, borçlu ile ticari ilişkileri dikkate alındığında İİK’nın 280/1 madde gereğince tasarufun iptalinde bir isabetsizlik bulunmaması, göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı ... vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372/1. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece Mahkemesine, dairemiz karar örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."ye verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 4,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan ve aşağıda dökümü yazılı 11.271,15 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ..."den alınmasına, 23/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara