17. Hukuk Dairesi 2019/4248 E. , 2021/1705 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu Mehmet Kemal aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiş ancak taşınmazların 2 tanesinin dava dışı kişilere geçmesinden dolayı davayı bedele dönüştürerek tazminat istemiştir.
Davalı ... vekili ile davalı ... davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, Dairemizin 09/06/2014 tarih ve 2013/20279 Esas, 2014/9207 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, her ne kadar banka ile asıl borçlu şirket ve kefiller arasındaki sözleşme 16.08.2007 tarihinde imzalanmış ise de hesabın 22.10.2008 tarihinde kat edildiği, ..."ın 3 parsel 9 nolu bağımsız bölümü 19.08.2008 tarihinde satın aldığı ve 18.09.2008 tarihinde ..."a sattığı, taraflar arasındaki ilişkinin banka alacağının doğumundan önce gerçekleştiği, muvazaa iddiasını ispat yükü davacı tarafta olup, davacı tarafça davalı borçlu müteselsil kefil ile diğer davalılar arasındaki taşınmaz satışlarının muvazaalı olduğu hususu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içeriğine, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacı banka alacağının 16/08/2007 tarihli kredi sözleşmesinden doğmasına, bu haliyle alacağın doğumunun davalı ...’a devredilen taşınmaz yönünden 18/09/2008 tarihli tasarruftan önce olmasına, ancak davalı ...’un davalı borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun ispatlanamamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, mahkemece davalı ..."ın alacağını tahsil edebilmek için davalıya ait taşınmazları ipotekleri ödeyerek satın aldığı, davacı tarafça davalı borçlu müteselsil kefil ile diğer davalılar arasındaki taşınmaz satışlarının muvazaalı olduğu hususu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Davalı üçüncü kişi ... borçludan alacaklı olduğunu ve dava konusu taşınmazları ödenmeyen borçlarına karşılık olarak aldığını beyan etmiştir. Buna göre; davalı borçlu ile aralarındaki alacak-borç ilişkisi nedeni ile davalı ...’a devredilen taşınmazlar yönünden davalı 3.kişi ...’ın davalı borçlunun İİK. 280/1. maddesi kapsamında alacaklıya zarar verme kastıyla taşınmazını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.