Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3018 Esas 2021/1018 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3018 Esas 2021/1018 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/3018
Karar No : 2021/1018
Karar Tarihi : 09/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/3018 Esas 2021/1018 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/3018 E.  ,  2021/1018 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacı vekili; davacının alacağı nedeniyle davalılardan ... aleyhine ... 3. İcra Dairesinin 2010/10164, 2010/10165 ve 2010/10166 sayılı icra takip dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, icra takip işlemleri devam ederken borçlu davalı ..."ın adına kayıtlı bulunan ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 17478 ada, 11 parsel sayılı yerde bulunan taşınmazı diğer davalılardan ..."a sattığını, daha sonra 21/10/2010 tarihinde ..."a sonra da 03/11/2010 tarihinde ...’a satıldığını, satışların muvazaalı olarak yakın tarihlerde ve hayatın olağan akışına uymayan süratle alacaklıya olan borcunu ödememek kastıyla yapıldığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar borçlu ... ve ... vekili, ..."in dava konusu taşınmazın 1/2"sine sahip olmasına rağmen takip borçlusu olmadığından hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddini, dava konusu taşınmazın müvekkili ... tarafından başka bir taşınmaz almak için satıldığını, adına kayıtlı taşınmazları olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın iyiniyetle alındığını, aciz belgesi sunulmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın emlakçı aracılığıyla alındığını, iyi niyetli 4. kişi olduğunu, bu taşınmaz alınmadan önce iki taşınmaz sattığını, aldığı tarihten beri taşınmazda oturduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... cevap vermemiştir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile dava konusu ... ... ... mah. 17478 ada, 11 parsel sayılı taşınmazda B/2 blokta bulunan 7 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesine ilişkin davalılar arasında 19/10/2010, 21/10/2010, 24/10/2010 ve 03/11/2010 tarihlerinde yapılan tasarrufların iptali ile davacıya ... 3. İcra Dairesinin 2010/10166, 2010/10164, 2010/10165 sayılı icra dosyaları üzerinden asıl alacak ve ferileri için cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Davalı ... tarafından temyiz dilekçesinin ibrazı üzerine davalı ...’ın temyiz talebinin reddine dair 28.03.2019 tarihli ek karar tesis edilmiş, davalı ... tarafından ek karar temyiz edilmiştir.
    1- Davalı ... tarafından hüküm süresinde ancak eksik harçla temyiz edildiğinden mahkemece, eksik harcın süresinde ikmali için davalıya 13.03.2019 tarihinde muhtıra tebliğ edilmiş, mahkemece, 28.03.2019 tarihli ek karar ile süresinde harç ikmal edilmediğinden davalı ...’ın temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, ek karar davalıya 08.04.2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı ... her ne kadar adresi değiştiğini belirterek ek kararı temyiz etmiş ise de adres değişikliğinin temyiz tarihinden sonra olmasına, Tebligat Kanunu 35. maddesine göre adres değişikliğini mahkemeye bildirmek zorunda olmasına göre; davalı ...’ın temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen 28.03.2019 tarihli ek kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bu karara yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun
    iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, ayrıca ticari işletmenin veya işyerindeki ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Anılan Yasanın 282. maddesi gereğince borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişi, borçludan aldığı malı bir başka kişiye devrederse alacaklı, devir yapılan kötüniyetli dördüncü kişilere karşı da iptal davası açabilir. Buradaki "kötüniyetli dördüncü kişiler" iptal davasına konu malı, borçlunun alacaklısından mal kaçırmak amacıyla temlik ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerdir. Kötüniyetin ispatı davacı alacaklıya aittir. Kanunun 283/2. maddesi hükmünce 278, 279, ve 280. maddelerde sözü edilen tasarruf ve muameleden faydalanan üçüncü kişi şayet elde ettiğini elden çıkarmışsa elden çıkardığı tarihteki rayiç bedeliyle takip konusu alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak sorumludur.
    Somut olayda; hükmü temyiz eden davalı ... dava konusu taşınmazı borçlu davalıdan doğrudan satın almış değildir. Bu nedenle yukarıda da açıklandığı üzere davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilebilmesi için kötüniyetinin ispatı gerekir. Mahkemece, hükmün gerekçesinde davalılar arasında yapılan devirlerin muvazaalı olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de davalı ... yönünden kötüniyetinin ispatı karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme ile karar verilmiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Bu durumda mahkemece, davalı ...‘ın savunmaları da dikate alınarak yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler doğrultusunda davalı ... yönünden yapılacak inceleme ile kötüniyetin ispat edilip edilmediği karar yerinde tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’ın ek karara yönelik temyiz taleplerinin reddi ile mahkemece verilen 28.03.2019 tarihli ek kararın ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 14,90 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine, 09/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara