17. Hukuk Dairesi 2020/13287 E. , 2021/2354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirket nezdinde sigortalı olan ve davacı tarafından işletilen alışveriş merkezine ait istinat duvarının aşırı yağışlar nedeniyle bir kısmının çöktüğünü, tespit dosyasında çöken 70 metrelik bölümün zemin kayması nedeniyle çöktüğünün saptandığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 630.000,00 TL. ödenmişse de be bedelin gerçek zararı karşılamadığını belirterek, 1.070.000,00 TL"nin 21.04.2014"ten işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, esasen teminat dışı olan hasar nedeniyle davacıya yapılan 630.000,00 TL"lik ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, istenen bedelden sorumlu olmadıklarını, ayıplı imalat nedeniyle hasar oluştuğundan hasarın teminat dışı olduğunu, istenen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu edilen istinat duvarı çökmesinin poliçe klozları ile verilen teminatlar içinde gerçekleşen bir hasar olmadığı; rizikonun gerçekleşme şekline göre hasarın teminat dışı olduğu, davalı tarafından daha önce yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğu ve davacının bakiye hasar bedeli talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, olay tarihindeki aşırı yağışların etkisiyle sigortalı AVM"nin istinat duvarının kısmen çöktüğünü iddia ederek tazminat isteminde bulunmuş; mahkeme tarafından, benimsenen 08.01.2016 tarihli bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda, davaya konu edilen hasarın oluş biçiminin sigorta kapsamında teminat verilen hallerden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükme esas kabul edilen 08.01.2016 tarihli bilirkişi heyet raporu incelendiğinde; sigortalı AVM"nin istinat duvarının 45 derece eğimli ve killi zemin üzerine yapıldığı, olay günü gerçekleşen yoğun yağışta suların toprak içine dolup yarattığı aşırı baskı sonucu duvarın yıkıldığı, bu tarz zeminlerde zemin analizi ile inşai faaliyetin yapılması gerektiği, davaya konu edilen olaydaki hasar nedeninin yer kayması ya da toprak çökmesi olmadığı; aşırı yağışların sel ve su baskını kapsamında da kalmaması nedeniyle, hasarın teminat dışı olduğu şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir.
Taraflar arasında imzalı 22.11.2013- 22.11.2014 vadeli "Klasik Yangın Sigorta Poliçesi"nde yer alan teminatlar incelendiğinde, "sel ve su baskını" ile "yer kayması" rizikolarının, ek teminatlar başlığı altında ve Yangın Sigortası Genel Şartları ve poliçedeki kloz hükümleri dahilinde sigorta kapsamına alındığı görülmektedir. Sel ve su baskını rizikosu için poliçede muafiyet (sigorta bedelinin %2"siyle sınırlı hasar tazmini) öngörülmüş olmakla birlikte, yer kayması rizikosu bakımından özel bir şart konulmamıştır. Bu durumda, yer kayması teminatı bakımından, tamamiyle Yangın Sigortası Genel Şartları kapsamında değerlendirme yapılması gerekecektir.
Yangın Sigortası Genel Şartları"nda yer kayması için tanımlama yapılmamış olmakla birlikte, teknik- bilimsel çalışmalarda yer kaymasının; zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yer çekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketi olarak tanımlandığı; gerçekleşme nedeninin, yağış ve eğimin fazlalığı ile toprağın killi olması olarak kabul edildiği, yağmur- kar sularının sızmasıyla toprağın suya doygun hale gelmesiyle oluştuğu ve en çok ilkbahar döneminde görüldüğü hususlarının ifade edildiği görülmektedir.
Hükme esas kabul edilen bilirkişi heyeti raporunda jeoloji mühendisi bilirkişi tarafından da, yıkılan duvarın bulunduğu bölgedeki toprak yapısının killi vasfı ve yüksek oranda su toplayabilmesi nedeniyle ve alınan suyun etkisiyle toprağın şişip genişleyerek kaygan hale geldiği, 45 derecelik eğimin de etkisiyle duvarın yıkıldığı, duvarın yıkılışını
oluşturan ana etkenin bu olduğu açıkça belirtilmiştir. Bilirkişi, bu tespitlerinden sonra ise, olayın yer kayması ya da toprak çökmesi olarak kabul edilemeyeceği görüşünü bildirmiş; sigorta hukukçusu bilirkişi de teknik bilirkişinin bu görüşü nedeniyle, zararın sigorta teminatı dışında olduğunu bildirmiştir. Jeoloji mühendisi bilirkişinin, keşifle saptadığı unsurların tamamı yer kaymasını tariflediği halde, olayın yer kayması olmadığı şeklindeki sonuç görüşü, raporun çelişkili ve yetersiz olmasına yol açmıştır.
Açıklanan tüm bu vakıalar karşısında mahkemece; yer kaymasının bilimsel ve teknik tariflenme şekilleri ile hükme esas alınan rapordaki jeoloji mühendisi bilirkişi tarafından yapılan teknik tespitler de göz önünde bulundurularak, olayın poliçedeki yer kayması teminatında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi; gerekli görülmesi halinde, konusunda uzman başka bir jeoloji mühendisi bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyetinden hasarın oluş biçimi konusunda denetime elverişli, gerekçeli bir rapor alınması; hasarın yer kayması teminatında olduğunun tespiti halinde, bilirkişi heyetine inşaat mühendisi ve sigorta hukukçusu da dahil edilerek, davacının talep edebileceği bakiye tazminat miktarının hesaplanması için rapor alınıp, oluşacak sonuç dahilinde karar verilmesi gerekirken, kendi içinde çelişkiler taşıyan yetersiz rapora göre karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.