Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5885 Esas 2021/1987 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5885 Esas 2021/1987 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2019/5885
Karar No : 2021/1987
Karar Tarihi : 25/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/5885 Esas 2021/1987 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/5885 E.  ,  2021/1987 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti"nce verilen kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosyadaki kağıtlar okundu gereği düşünüldü:

    -K A R A R-

    Davacı vekili, 26/12/2015 tarihinde davacının sürücüsü olduğu aracın davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucunda davacının yaralanarak malul kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere sürekli maluliyet, geçici maluliyet, tedavi gideri olmak üzere 3.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiş, talep miktarını ıslah dilekçesi ile 90.727,00 TL olarak belirlemiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; başvurunun kabulü ile toplam 90.727,00 TL’nin 16.03.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermiş, karara karşı davalı vekilinin itirazı üzerine, İtiraz Hakem Heyeti’nce, davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. .... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2019 tarihli 2017/2938E.-2019/326K. Sayılı kararı ile
    davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, dosyanın karar verilmek üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmesine karar verilmiş, İtiraz Hakem Heyeti’nin 10.07.2019 tarihli kararı ile,.... Bölge Adliye Mahkemesi 9.HD’nin kararına uyulmasına,sigorta şirketi vekilinin itirazlarının kabulüne, uyuşmazlığın yetkili mahkeme tarafından çözümlenmesi gerektiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 19/06/2020 tarih ve 2019/4 Esas - 2020/1 Karar sayılı kararı gereğince, Sigortacılık Kanununu 30. Maddesi ile kurulan Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra itiraz üzerine verdiği kararlarına karşı yasa yolu olarak Bölge Adliye Mahkemelerine gidilemeyeceği, doğrudan Yargıtaya temyiz kanun yoluna başvurulması gerektiğine içtihadı birleştirme yoluyla karar verilmiştir.
    Bu durumda, söz konusu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu Kararı gereğince; Bölge Adliye Mahkemelerince istinaf incelemesi yapılamayacağından ve yasa yolu incelemesi bakımından temyize ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği anlaşıldığından... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 07/03/2019 gün ve 2017/2938 Esas-2019/326 Karar sayılı kararının kaldırılarak davalı vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik istinaf isteminin temyiz istemi olarak incelenmesi gerekmiştir.
    2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    3-Uyuşmazlık, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını açıklayıp işgöremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, hakem heyetince bu rapor hükme esas alınmıştır.
    Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
    Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda ....’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, ... Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve ... Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
    Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın bu yönden temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu"na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    4-Davacı taraf, davadan önce davalı tarafından 27.12.2016 tarihinde ödenen 85.059,00 TL"nin gerçek zararın altında olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş; davalı ise, davadan önce yapılan ödemenin yeterli olduğu savunmasında bulunmuştur. Taraf iddia ve savunmalarına göre, davacı tarafın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu davalı tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için; öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan bu bedel ile davalı tarafından ödenen bedel arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanacak tazminattan, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir.

    İtiraz Hakem Heyetinin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda anılan biçimde herhangi bir hesaplama yapılmamış; sadece, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanan bedelden, davalı ödemelerinin güncel değerlerinin düşülmesiyle yetinilmiştir. Rapor bu yönden hükme esas almaya elverişli olmadığından, bu rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ....Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 07/03/2019 gün ve 2017/2938 Esas-2019/326 sayılı kararının KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine, karar örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 25/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara