Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3575 Esas 2020/320 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3575 Esas 2020/320 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/3575
Karar No : 2020/320
Karar Tarihi : 03/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/3575 Esas 2020/320 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/3575 E.  ,  2020/320 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi


    Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının zamanaşımından reddine ilişkin karara karşı, davacılar vekili ve davalı ... Karasekter vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine, davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın Yargıtay"ca incelenmesi, davacılar vekili tarafından istenilmekle, dosyadaki kağıtlar okundu gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, davalı ..."in işleten/sürücüsü olduğu aracın tam kusurlu olarak davacı ..."ın idaresindeki bisiklete çarpmasıyla oluşan kazada davacıların ağır biçimde yaralandığını, işgöremez hale geldiklerini, hastane ve refakatçi masrafları doğduğunu, tüm davacıların manevi zarara uğradığını, aracın trafik sigortası olmadığı için davalı ..."nın da zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalı ... sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla toplam 1.000,00 TL. maddi ve 70.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Davalılar vekilleri, davaya konu alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesi tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; KTK"nun 109/1. maddesi gereği 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açılmadığı ve davalıların süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükme karşı, davalı ... vekili ve davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından; davaya konu kazayla ilgili uzamış ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, eldeki davanın kazadan 8 yıl 11 ay 11 gün sonra açıldığı dikkate alındığında alacağın zamanaşımına uğradığına ilişkin mahkeme kabulünün yerinde görüldüğü; ancak, davalı ... yararına hükmedilen vekalet ücretinin hatalı belirlendiği ve ilk derece mahkemesi kararının bu yönden hatalı olduğu gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden hüküm tesisi suretiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine; reddedilen maddi tazminat miktarı (1.000,00 TL.) üzerinden hesaplanan 1.000,00 TL. vekalet ücretinin, davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılara verilmesine; reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden AAÜT"nin 10.maddesine göre belirlenen 2.180,00 TL. vekalet ücretinin, davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı ..."e verilmesine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
    2918 sayılı KTK"nun 109. maddesinde, haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
    Meydana gelen trafik kazasında oluşan zarar ile gerçekleşen taksirle yaralama eylemi yönünden, 765 sayılı TCK"nun 459/2. maddesinde öngörülen cezanın miktarına göre 5 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olup, İstinaf Mahkemesi"nin kazanın oluş tarihi ve dava tarihine göre zamanaşımının gerçekleştiği tespiti doğrudur. Ne var ki; davacıların, kazadan sonra tam olarak iyileşemediklerini ve eski sağlıklarına kavuşamadıklarını ileri sürerek maluliyet iddiasında bulunduğu gözetilerek, yaralanmadan kaynaklanan tedavi süreci ile maluliyetin tespit edilebilir olduğu tarihin, ayrıca tedavi sürecinde yaralanma nedeniyle gelişen durum olup olmadığının da irdelenmesi suretiyle, maluliyetin doğduğu (zamanaşımının işlemeye başlayacağı) tarihin saptanmayışı hatalı olmuştur.
    Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için, zarar gören tarafından failin yanında zararın da öğrenilmesi gerekir. Bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerekir. Zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumu tam olarak tespit edilemez. Daha açık bir ifade ile, tedavi devam ederken kişinin yaralanma nedeniyle maluliyeti olup olmadığı ve varsa oranının ne olduğu tam olarak tespit edilemez.
    Davacılara ait tıbbi belgelere göre, davaya konu kaza nedeniyle, davacılarda femur parçalı kırığı meydana gelmiş; tedavileri kaza tarihi itibariyle yapılmıştır. Sonraki süreçte, yaralanma nedeniyle gelişen durum oluşup oluşmadığına ilişkin dosya kapsamında belge bulunmamaktadır. Davacıların kazadaki yaralanmalarında kaynaklanan maluliyetleri bulunup bulunmadığı konusunda herhangi bir rapor alınmadan karar verilmiştir.
    Açıklanan vakıalar karşısında; kazadaki yaralanma nedeniyle davacıların gördüğü tedavilere ilişkin detaylı açıklama davacı yandan alınıp eksik kalan belge varsa toplanmasından sonra, ATK 3. İhtisas Kurulu ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıkları"ndan, davacıların kazadaki yaralanması nedeniyle maluliyetlerinin bulunup bulunmadığı ile oranının ne olduğu; kazadaki yaralanmalarına bağlı olarak gelişen yeni durum olup olmadığı; gelişen yeni durum olduğunun saptanması halinde ise, bu yeni durumun ne zaman ortaya çıktığı, tedavi sürecinin ne zamana kadar devam ettiği ve hangi tarihte bittiği konularında, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması; bu rapor da irdelenerek, zararın (maluliyetin) ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip, zamanaşımı yönünden değerlendirme yapılması gerekirken; hatalı değerlendirme yapılması ve hukukun yanlış uygulanması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; aynı Kanun"un 373/2. maddesi uyarınca, dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 03/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara