Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/2173 Esas 2020/1756 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/2173 Esas 2020/1756 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2017/2173
Karar No : 2020/1756
Karar Tarihi : 20/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/2173 Esas 2020/1756 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/2173 E.  ,  2020/1756 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalılardan ... ... Müdürlüğü ile müvekkili arasında yapılan bedelsiz arsa tahsis sözleşmesi ile bölge içindeki 127 ada 3 parselde kayıtlı taşınmazın müvekkili şirkete tahsis edildiğini, müvekkilinin bu arsa üzerine bir fabrika binası inşa ettiğini, fabrikada üretime başlandığını, fabrika içerisinde 635.450,00 TL değerinde makine bulunduğunun tespit edildiğini, Eylül 2010 tarihinde yer kayması meydana geldiğini, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/170 D. İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda binanın tabanında ve duvarlarında gözle görülür çatlak ve yırtılmalar meydana geldiğini, fabrika binasında insan ve diğer canlıların bulunmasının çok tehlikeli olduğu görüşünün açıklandığını, imar düzenlemesinin de bozulduğunu, imar çalışması yapılmadan mevcut binaların kullanılmasının da mümkün olmadığını, fabrikada üretime ara verildiğini, binada insan bulunmamasından faydalanan hırsızların fabrika içerisine girerek bazı malları çaldıklarını, yer kayması ve hırsızlık nedeniyle oluşan zararların sigorta şirketine bildirildiğini ve zararın tazmin edilmesinin istenildiğini, sigorta şirketi eksperleri tarafından hazırlanan raporda yer kayması sonunda binanın yıkılmadığını, sadece çatlaklar oluştuğu ve çatlakların da 90.000,00 TL"ye giderileceğinin bildirildiği tespit edilerek bu miktardan ödeme yapıldığını, diğer zararların ödenmediğini, davalı Bakanlığın BK"nun 41 ve devamı maddelerine göre uğranılan zararlardan sorumlu olduğunu, davalı ... Sanayi Bölgesi Müdürlüğünün BK"nun 194 ve devamı maddeleri uyarınca sorumlu olduğunu, davalı ... şirketinin poliçede yer kayması ve hırsızlık sonucu oluşan zararlara karşı sigortalı olup tam hasar gerçekleştiğini, malların da çalındığını, ödenen miktarın yetersiz ve tam hasara ilişkin olmadığından sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile binanın kullanılamaz duruma gelmesinden dolayı oluşan zarardan şimdilik 120.000,00 TL"lik kısmının davalılardan ticari faizi ile birlikte hırsızlık sonucu oluşan davacı zararının şimdilik 1.000,00 TL"sinin davalı ... şirketinden ticari faizi ile birlikte, yer kayması nedeniyle fabrikanın çalışamaz duruma gelmesi nedeniyle davacı şirketin uğradığı zararlardan şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davalılar ... ile ... Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğünden olayın meydana geldiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle sigorta şirketi yönünden 660.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, işyeri sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    ... Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2010/170 D. İş sayılı dosyasında, inşaat, elektrik, jeoloji ve makine mühendisinden oluşan heyetin hazırladığı, 24/12/2010 tarihli raporda, zemin katta bulunan hizmet alanlarında ve arkaya çıkan merdiven kenarında ve ara katlarda pencere köşelerinde gözle görülür çatlaklar oluştuğu, binanın güney tarafındaki toprak kayması orta noktada binaya 2.80 metre, güney uçta 5.00 metre yaklaştığı, bu yaklaşmadan dolayı binanın büyük ölçüde tehlikeli konuma gireceği, acilen tedbir alınmadığı takdirde yağacak ilk yağmurda bu kısmın çökebilecek konumda olduğu için binada insan ve diğer canlıların bulunmasının tehlikeli olacağı belirtilmiştir.
    Dosya içerisinde bulunan, 25/03/2013 tarihli, inşaat, jeoloji, makine mühendisi ve hukukçu bilirkişilerce oluşan heyetten alınan raporda, davacı şirkete tahsis edilen sahanın inşaat öncesinde aktif bir heyelan sahası olmadığı, daha sonra yapılan imalatlarla aktif hale geldiğini, oluşan hasarlar için ... Müdürlüğünün proje üretim müdahale ve uyarılarda bulunmasına karşın davacının gerekli tedbirleri almamasıyla yapılan imalatın heyelana yol açtığı, bina hasarı karşılanmış olduğundan tam hasar talebi yerinde görülmediği belirtilmiştir.
    Sigorta konusunda uzman, inşaat mühendisi ve jeoloji mühendisinden oluşturulan bilirkişi heyeti 16/10/2014 tarihli raporlarında ise, ..."nin 31/12/2007 tarihli uyarı yazısına karşın davacı şirketin bu uyarıyı dikkate almadığı, gerekli jeoteknik çalışmaları yaptırmadığı, yüzey ve yer altı sularını drenajlarla kontrol altına almadığı ve saha içerisinde kontrolsüz hafriyat yapıldığı için heyelana neden olduğunu, fabrika binasının inşa edileceği araziye ilişkin gerekli zemin ve etüt çalışmaları hususunda ihmal gösteren davacının uğranılan zararı 3. kişilerden talep hakkı bulunmadığını, ... Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2010/170 D. İş sayılı dosyasına sunulan raporda yer alan ifadelerin, davacı tarafın tam hasarın gerçekleştiği yönündeki iddiasını kabul etmeye yeterli görülmediği, eldeki veriler doğrultusunda sigorta bedelinin tamamının ödenmesi talebinin kabule şayan görülmediğini, bu hususta tam hasar olduğuna ilişkin alınacak rapor karşısında iddianın kabul edilebileceği belirtilmiştir.
    Dava konusu fabrika binasının hali hazır durumunun tespiti için keşfen yerinde yapılan inceleme neticeside inşaat mühendisi bilirkişisi tarafından hazırlanan 03/02/2015 tarihli raporda ise, çatının büyük oranda hasar gördüğü, 3.00 metre genişliğinde toprağın kayması ile bina için göçme tehlikesinin arttığı gözlemlenildiği, bahse konu binanın bu haliyle kullanılma durumunun olmayacağı anlaşılmıştır.
    16.10.2014 tarihli bilirkişi raporunu hazırlayan heyetten 14/07/2015 tarihli ek rapor alınarak, mevcut verilere dayanarak teknik olarak heyelanın gerçekleşmesinde araziye kontrolsüz olarak salınan atık suların neden olduğunu, ... Valiliğine bağlı Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından dosyaya ibra edilen 25.5.2015 tarihli raporun sonuç kısmında yer alan “...atıl durumdaki fabrika binasının yağmur ve yüzey sularının etkisiyle heyelanın hareketlenmesi ve binanın yıkılması tehlikenin mevcut olduğu, gelecekte oluşacak tehlikelere karşı fabrika binasının yıkılmasının daha uygun olacağı...” şeklindeki değerlendirme, binada gerçekleşen zararın “tam hasar” olarak kabul edilmesi gerektiğine ilişkin aydınlatıcı bir rol üstlendiği, tam hasarın gerçekleştiğini tereddütsüz biçimde kabul etmemize yol açacak mezkur rapor nazarında sigorta şirketinin sigorta bedeli nispetinde ödeme yapması gerektiği belirtilmiştir.
    Hükme esas alınan jeoloji mühendisi, inşaat mühendis ve sigorta uzmanı bilirkişi heyetinin hazırladığı 30/05/2016 tarihli raporunda ise, davacı tarafın sorumluluk sahasında alması gereken tedbirleri almadığı, kendisine yapılan uyarılara dikkat etmediği, detay jeolojik-jeoteknik etütleri yaptırmadan fabrika inşaatına başladığı, sonrasında ortaya çıkan olumsuz koşullar ile ilgili de tedbirleri almadığı, değişik iş dosyasının hiçbir yerinde yapının taşıyıcı isteminde (temel, kolon, kirişler) oluşan hasarlardan bahsedilmediği, rapor eki fotolarında da, taşıyıcı sisteme ilişkin hasara rastlanmadığı, hasarın genel olarak duvarlarda, dolayısıyla sıva ve boyada ve zemin kaplama betonunda oluştuğu, tespit raporunda belirtilen 2.80 metreye kadar yaklaşan toprak kaymasının bu sürede önlem alınmaması nedeniyle güney cephede temelin altına 3.00 metreye kadar girdiğinin belirlendiği, binanın taşıyıcı sisteminde hasar yokken heyelana ilişkin gerekli önlemler alındıktan sonra duvarlardaki ve zemindeki hasarın onarılmasının olanaklı olduğu, bu süreçteki gerekli önlemlerin alınması sorumluluğunun davacıya ait olduğu, tespit raporu bu yönüyle 07/02/2011 tarihli eksper raporuyla uyumlu olacağı, 07/02/2011 tarihli ekspertiz raporunda yapı hasarı olarak belirtilen değerin dosya kapsamındaki fotoğraflarla değerlendirildiğinde olay tarihi itibariyle piyasa rayiçlerine göre makul olduğunu, buna yönelik tutarın da 15/03/2011 tarihinde tazmin edildiğini, bina hasarına ilişkin talebin yerinde olmadığını bildirmiştir.
    Mahkemece alınan raporlar hüküm kurmaya yeterli değildir. Keşif eşliğinde inceleme yapan inşaat mühendisi tarafından düzenlenen raporda, çatının büyük oranda hasar gördüğü, 3.00 metre genişliğinde toprağın kayması ile bina için göçme tehlikesinin arttığı gözlemlenildiği, bahse konu binanın bu haliyle kullanılma durumunun olmayacağı, bu rapora istinaden alınan ek raporda ise, ... Valiliğine bağlı Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından dosyaya ibraz edilen 25.5.2015 tarihli raporun sonuç kısmında yer alan “...atıl durumdaki fabrika binasının yağmur ve yüzey sularının etkisiyle heyelanın hareketlenmesi ve binanın yıkılması tehlikenin mevcut olduğu, gelecekte oluşacak tehlikelere karşı fabrika binasının yıkılmasının daha uygun olacağı...” şeklindeki değerlendirme, binada gerçekleşen zararın “tam hasar” olarak kabul edilmesi gerektiğine ilişkin aydınlatıcı bir rol üstlendiği belirtilmiştir. Yani her iki raporda ve ... Valiliğine bağlı Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından dosyaya ibraz edilen 25.5.2015 tarihli raporda da binada tam hasarın oluştuğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi heyetinin raporunda ise, davaya konu binada kısmi hasarın meydana geldiği, gerekli önlemlerin davacı tarafından alınmadığı için toprak kaymasının temele doğru yaklaştığı, 07/02/2011 tarihli ekspertiz raporunda yapı hasarı olarak belirtilen değerin dosya kapsamındaki fotoğraflarla değerlendirildiğinde olay tarihi itibariyle piyasa rayiçlerine göre makul olduğu belirtilmiş ise de varılan bu nihai sonuç denetime imkan sağlayacak şekilde gerekçelendirilmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
    O halde iddia ve savunmaların karşılanması ve denetime olanak sağlayan Jeoloji Mühendisi, İnşaat Mühendisi ve Sigorta Hukukçusu bilirkişilerinden oluşan yeni bir bilirkişi heyetinden mahallinde keşif yapılarak dosya kapsamında aldırılan tüm raporların değerlendirildiği, hasarın heyelan hareketlerine bağlı olarak devam edip etmeyeceği, sigortalının alacağı olup olmadığı önlem alması durumunda ne kadar etkili olacağı, hasarın tam hasar mı yoksa kısmi hasar mı olup olmadığı, binanın yıkılıp yıkılmadığı konusunda hüküm kurmaya ve denetime olanak sağlayacak şekilde ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınması ve sigortalı ile davalı ... ... Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar ile sigortalının zararın artmasında ihmali bulunup bulunmadığı poliçe kapsamında ve T.T.K hükümleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara