Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/344 Esas 2021/1850 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/344 Esas 2021/1850 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/344
Karar No : 2021/1850
Karar Tarihi : 24/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/344 Esas 2021/1850 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/344 E.  ,  2021/1850 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan istinaf incelemesi sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, 03.04.2016 tarihinde davalıya trafik sigortası ile sigortalı aracın tek taraflı gerçekleştirdiği kazada, araçta yolcu olan davacının yaralandığını, geçici ve kalıcı işgöremezliği bulunduğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 21/10/2016 tarihli duruşmada talebinin 1.000,00 TL geçici, 19.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğunu açıklamış, 31.10.2017 tarihli dilekçesinde, bilirkişi raporundaki aleyhe olan hususları kabul etmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, HMK"nın 107/2. maddesi uyarınca maddi tazminat talebini kalıcı işgöremezlik zararı için 309.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, geçici işgöremezlik zararının teminat dışında olduğunu, ATK 3. İhtisas Kurulundan maluliyet raporu
    alınmasını, aktüer bilirkişi tarafından hesaplama yapılmasını, müterafik kusuru tespit edilmesi halinde indirim yapılmasını, davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle indirim yapılmasını, hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmasını, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 286.568,75 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 287.568,75 TL"nin 15/04/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair karar verilmiş, karara karşı davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 07.02.2018 gün ve 2016/361 Esas-2018/41 sayılı kararının kaldırılmasına, buna göre, HMK"nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden davanın kısmen kabulü ile 286.568,75 TL sürekli iş göremezlik zararının 15/04/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebi ile sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2-Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
    Mahkemece alınan ... Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 12/06/2017 tarihli raporunda davacının çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %44 olduğu tespit edilmiş, mahkemece bu raporda belirlenen maluliyet oranı üzerinden tazminat hesaplaması yaptırılmıştır. Hükme esas alınan bu maluliyet raporunda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet oranının belirlendiği görülmektedir.
    Davanın temelini oluşturan, davacının yaralanmasının mahiyeti ve bunun yol açtığı maluliyet oranının belirlenmesi için alınacak raporda; maluliyet oranı tespitinin, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat ile belirlenen usul ve esaslara uygun olması gerekir.
    Bu durumda mahkemece, olay tarihi 03/04/2016 itibariyle yürürlükte bulunan 16.12.2010 tarih-27787 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde rapor alınması; bu rapordan sonra gerekli olması halinde maluliyet zararının hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    3-Hesap bilirkişi tarafından hazırlanan 05.10.2017 tarihli raporda, davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır.
    Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
    Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda ...’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, ... Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, ... Danışmanlık, ... Üniversitesi ve... Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
    Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafça kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu"na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesine, karardan bir örneğin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 24/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara