Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1037 Esas 2021/1225 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1037 Esas 2021/1225 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2020/1037
Karar No : 2021/1225
Karar Tarihi : 11/02/2021
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/1037 Esas 2021/1225 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2020/1037 E.  ,  2021/1225 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortalı araçta yolcu iken gerçekleşen kazada öldüğünü açıklayıp her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 3.000,00 TL cenaze ve defin giderinin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebini artırmıştır.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, Dairenin 05.07.2018 gün, 2017/3501-2018/6820 karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile davacı ... için 37.947,20 TL, davacı ... için 52.625,03 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 1.000,00 TL cenaze ve defin giderinin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin meydana gelen kazada öldüğünü açıklayıp, kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalıdan maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
    Davalı vekili davaya cevabında, davacıların başvurusu üzerine davacılar vekiline 02.12.2005 tarihinde ödeme yapıldığını ve bu ödeme nedeni ile müvekkilinin tamamen ibra edildiğini ve sorumluluğunun kalmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamından önce verilen kararda, davalı tarafça yapılan ödemeler, hesaplanan tazminat miktarlarından indirilerek bakiye tazminat miktarlarının tahsiline karar verilmiş, anılan karar, davalı vekilince temyiz edilmiş, hüküm, Dairenin yukarıda numarası yazılı bozma ilamı ile ibranamenin KTK’nın 111. maddesi çerçevesinde iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde iptalinin istenebileceği, bu nedenle taraflar arasında düzenlenen ibranamenin KTK’nin 111. maddesi çerçevesinde tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmasının ardından yapılan yargılamada, açılan davada uygulanması gereken zamanaşımı süresinin uzamış zamanaşımı süresi olduğu, davaya konu olay nedeni ile uzamış zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacılara yapılan ödemenin yetersiz olup makbuz niteliğinde olduğu gerekçesi ile yapılan ödemeler güncellenerek hesaplanan tazminattan mahsup edilmiş ve davanın kabulü yönünde yazılı şekilde karar verilmiştir. Anılan karar hatalı olup bozmayı gerektirmektedir. Şöyle ki;
    Öncelikle mahkemece, KTK’nin 111. maddesinin somut olaya uygulanmasında ve hak düşürücü süre ile zamanaşımı sürelerinin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. 2918 sayılı KTK.’nun 111. maddesinde, bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olan ve yetersiz veya fahiş olduğu “açıkça belli olan” anlaşmalar ya da uzlaşmaların, yapıldıkları tarihten başlayarak “iki yıl içinde” iptal edilebileceği düzenlenmiştir. Mahkemenin uyulmasına karar verdiği bozma ilamında da belirtildiği üzere burada düzenlenen sürenin hukuki niteliği zamanaşımı süresi olmayıp, “hak düşürücü süre” olduğundan, kısmi ödemeyi kabul etmiş olan kişi, artık KTK’nin 109.maddesindeki zamanaşımı sürelerinden yararlanamayacak, iki yıllık hak düşürücü süreyi geçirmişse zararının kalan bölümünü dava edemeyecektir.
    Davacılar tarafından, dava açılmadan önce davalı ... şirketine yapılan başvuru sebebi ile açılan hasar dosyasında aktüerya uzmanından alınan 18.10.2005 tarihli raporda, davacı ...’in destekten yoksun kalma zararı 3.288,55 TL, davacı ...’in destekten yoksun kalma zararı 11.026,03 TL olarak belirlenmiş, sigorta şirketince, 02.12.2005 tarihli dekont ile ... hesabına 14.314,00 TL yatırılmış, ödemeye ilişkin ilişkin olarak düzenlenen ibraname, davacılara vekaleten Av. ... tarafından imzalanmıştır.
    Somut olayda davanın açılış tarihi 11.04.2013 olup, uyuşmazlık, dava tarihi itibari hak düşürücü sürenin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır. Hak düşürücü sürenin başlangıcı ibranamenin düzenlenme tarihi olup, davaya konu ibraname, herhangi bir tarih içermediğinden karine olarak, ödeme tarihinin ibraname tarihi olarak esas alınması gerekmektedir. Kaldı ki davacı tarafın, ibranamenin ödeme tarihinden sonraki bir tarihte düzenlendiğine ilişkin bir iddiası da yoktur. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede, dekont tarihi 02.12.2005 olup, davanın açıldığı tarih itibari ile iki yıllık hak düşürücü süre geçmiştir.
    Açıklanan tüm bu nedenlerle, eldeki davanın açılış tarihi itibari ile ibranamenin düzenlendiği tarihten itibaren iki yıllık hak düşürücü sürenin geçiği gözetilerek açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    Kabule göre de; davanın süresinde açıldığı kabul edilse dahi, bu durumda mahkemece KTK’nin 111. maddesi çerçevesinde ödemenin yeterli olup olmadığının da araştırılması gereklidir. Mahkemece, ödemenin yeterli olup olmadığına ilişkin bir araştırma da yapılmammış, yapılan ödemeler hesaplanan tazminattan indirilerek karar verilmiştir. Anılan hesaplama yöntemi de hatalı olup, KTK’nin 111. maddesi çerçevesinde dava tarihinden önce düzenlenen ibraname sebebi ile yapılan ödemenin yeterli olup olmadığına ilişkin hesaplamada izlenecek yol; öncelikle ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için de, ödeme tarihindeki veriler yani 02.12.2005 tarihindeki veriler (2005 tarihindeki asgari ücret miktarları, işlemiş dönem sonunun 31.12.2015 olarak esas alınması gibi) dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılmalı, ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı, ve bulunan zarar miktarlarından da yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Mahkemenin tazminat hesabına yönelik gerekçesi açıklanan bu araştırmaları da içermediğinden karar bu yönüyle de doğru görülmemiştir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraflar arasında imzalanan ibranamenin düzenlendiği tarihten itibaren iki yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma ilamının neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 11/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara