Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5526 Esas 2020/1765 Karar Sayılı İlamı

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5526 Esas 2020/1765 Karar Sayılı İlamı

Esas No : 2018/5526
Karar No : 2020/1765
Karar Tarihi : 20/02/2020
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5526 Esas 2020/1765 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/5526 E.  ,  2020/1765 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    - K A R A R -
    Davacı vekili, davalıların murisinin işleteni olduğu aracın sebep olduğu kaza nedeniyle vefat eden dava dışı 3. şahsın mirasçılarına 50.000,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin rücusu için işleten ... mirasçılarına başlatılan takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptali ile takibin devamını talep etmiştir.
    Davalılar vekili, muris ..."ün davalılara intikal etmiş ve borcu karşılayabilecek miktarda bir mal varlığının bulunmadığını, miras bırakanın ödemeden aciz ve borca batık olduğunu, davacı tarafça maddi tazminat miktarının ispatının gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davalıların ... İcra Müdürlüğünün 2011/680 sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın 47.384,00 TL asıl alacak, 21.217,00 TL birikmiş faiz alacağı olmak üzere 68.601,00 TL alacaktan 47.384,00 TL asıl alacak bölümüne takip tarihi olan 14/02/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi, icra masrafları ve vekalet ücreti ile sınırlı olmak üzere iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, Güvence Hesabının dava dışı ölen 3. şahsın hak sahiplerine ödedikleri tazminatın rücuen tazmini için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi “B. Ret; I. Ret beyanı; 1. Ret hakkı” başlığı ile düzenlenmiştir. Birinci fıkrası “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmünü içermektedir. Burada kayıtsız, şartsız red yani hakiki red düzenlenmiştir. İkinci fıkrası “Ölümü halinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır” hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir. Konumuzu, “veyadan” önceki cümle ilgilendirmektedir.
    Birçok yargı kararında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK. m. 599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.
    Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. Somut olayda, mirasçılar yargılama sırasında miras bırakanın ödemeden aciz ve borca batık olduğu savunmasında bulunarak def’i yolunu tercih etmişlerdir. Mirasın hükmen reddinin her türlü delil ile ispatı mümkündür.
    Terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilebilmesi için; miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek tereke pasifinin aktifinden fazla olması yanında; mirasçıların terekeye sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunmamış olması da gereklidir.
    Somut olayda, davalılar vekili savunmalarında miras bırakanları işleten Hasan"ın ödemeden acz halinde olduğunu savunmuşlar, buna karşın mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmadığı gibi söz konusu savunma karar yerinde de tartışılmamıştır. Bu bakımdan mahkemece davalıların savunması üzerinde durularak miras bırakanlarının vefatı tarihinde ödemeden acz içerisinde bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalılara geri verilmesine 20/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu Kararlara da bakmak isteyebilirsiniz:

    Avukata Sor Hemen Ara